Tezmaksan KOBİ’lere özel otomasyon çözümleri ile rekabet becerisi kazandırıyor

KOBİ’lerin dijital dönüşümü için yerli ve milli çözümler sunan Tezmaksan, talaşlı imalat sanayisindeki öncü rolüyle dikkat çekiyor. Tezmaksan Grup CEO’su Hakan Aydoğdu, Türkiye’de istihdamın yüzde 72’sini, üretimin yüzde 50’sini ve ihracatın yüzde 32’sini gerçekleştiren KOBİ’lerin, dijitalleşme ve otomasyon sürecinde özel çözümlere ihtiyaç duyduğunu vurguladı. Takım tezgahları sektöründe satış, servis, robotlu otomasyon, kiralama, e-ticaret konularında Türkiye'nin en büyük ve Avrupa'nın ilk iki şirketinden biri olduklarını belirten Aydoğdu, “KOBİ’ler için adet az, çeşit çok üretim modeline uygun otomasyon çözümleri geliştirdik. CubeBOX ve Kapasitematik gibi ürünlerimizle, küçük ölçekli üretim yapan firmaların da otomasyona geçişini kolaylaştırıyoruz. Tüm CNC tezgahlara uyumlu CubeBOX, 24 saat operatörsüz ve hatasız çalışma imkanı sunarak, özellikle gece vardiyalarında yüzde 50 verimlilik artışı sağlıyor. Kapasitematik ise makineleri ve operatörleri 7/24 izleyerek, işletme verimliliğini artırıyor ve Endüstri 4.0’a geçişte öncü rol oynuyor” dedi.

“Gelenekselden dijitale geçiş gençlerin tercihlerini değiştirdi”
Yeni neslin geleneksel işlerde çalışmak istemediğine dikkat çeken Aydoğdu, “Gençler artık fiziksel güce dayalı işlerde çalışmak yerine, zihinsel becerilerini kullanabilecekleri teknoloji odaklı rolleri tercih ediyor. CNC operatörü veya kaynakçı bulmakta zorlanıyoruz, ancak robotlu otomasyon sistemlerine ilgi çok yüksek. Yeni nesil, bu sistemleri programlamak ve yönetmek istiyor. Bu nedenle, otomasyon artık bir tercih değil, kişi ve kurumlar için bir mecburiyet haline geldi” şeklinde konuştu.

“Endüstri 4.0 Uyumlu Sivas Fabrikamızla 100 Milyon Euro Ciro hedefliyoruz”
Tezmaksan’ın Sivas’ta kurduğu yeni nesil üretim merkezine de değinen Aydoğdu, “Avrupa Yeşil Mutabakatı ve çevresel sürdürülebilirlik prensiplerine uygun olarak inşa edilen fabrikamızda, yalın üretim teknikleri ve endüstriyel robotlarla üretim yapıyoruz. Toplam 15 milyon Euro’luk yatırım ve 37,5 milyon TL’lik inşaat maliyetiyle hayata geçirilen bu tesis, Türkiye’nin otomasyon ve kuantum bilgisayar alanında yetişmiş insan kaynağına da ev sahipliği yapıyor. Sivas’ın lojistik avantajları ve eğitim kadrosu, bu yatırımın başarısını artırıyor. Ayrıca, İpek Yolu’nun yeniden canlanmasıyla birlikte Sivas, Çin’den Avrupa’ya uzanan lojistik ağın önemli bir merkezi haline geldi” ifadelerini kullandı.

Tezmaksan Akademi geleceğin profesyonellerini yetiştirmeye devam ediyor
2015 yılından bu yana 62 ilde meslek lisesi öğrencilerine, öğretmenlere ve üniversite öğrencilerine ücretsiz eğitimler sunan Tezmaksan Akademi’nin dijital dönüşüm ve otomasyon alanındaki öncü rolünün altını çizen Aydoğdu, sektörel eğitimin önemini şu sözlerle dile getirdi: “350 bin öğrencinin hayatına dokunduk. Meslek liselerinde CNC eğitimleri veriyor, gençlerin bu alanda yetişmesine katkı sağlıyoruz. Eğitim ve seminerlerimiz sayesinde, mezun olan öğrencilerin yüzde 70’i bizimle çalışmak istiyor. Bu hem gençlerin geleceği hem de sanayimizin dijital dönüşümü için büyük bir adım.”

“34 ülkeye ihracat yapıyor, yüzde 300 oranında büyüme hedefliyoruz”
Düzenli kapasite artışı ve parkurda.com gibi global platformlarla Türk sanayisinin geleceğine yön verdiklerini ifade eden Hakan Aydoğdu, mekanik otomasyonun yerini yapay zeka ve büyük veriye dayalı sistemlerin alacağını belirterek Tezmaksan’ın küresel büyüme hedeflerine ilişkin “KOBİ’lerin adaptasyonunu kolaylaştıracak otomasyon ve dijitalleşme artık bir tercih değil, mecburiyet. Geleceğin sanayisi, yapay zeka ve IoT tabanlı sistemler üzerine kurulacak. 2026 itibasıyla geçmeyi planladığımız 5G teknolojisiyle birlikte, üretim hatlarında insan hatasını minimize eden, tamamen otomatik sistemler yaygınlaşacak” şeklinde konuştu.
 

Bugün ve Yarının İhtiyaçlarına Hazır Endüstriyel Wi-Fi 6 AP/Client

Endüstriyel Nesnelerin İnterneti (IIoT) uygulamalarının giderek artması ile birlikte, endüstriyel uygulamalarda kablosuz bağlantıya olan talep de hızla artıyor. Kablosuz teknoloji artık fabrika otomasyonundan tıbbi bakıma ve madenciliğe kadar birçok sektörde ağların ayrılmaz bir parçası haline geliyor. 

Wi-Fi 6 Teknolojisinin Endüstriyel Uygulamalar için Önemi

GSL Mühendisliğin piyasaya sunduğu Wi-Fi 6 ya da teknik adıyla IEEE 802.11ax, üretim sektörü için büyük değer taşıyan birçok yeniliği beraberinde getiriyor. Ortogonal Frekans Bölmeli Çoklu Erişim (OFDMA) ve Çok Kullanıcılı Çoklu Giriş-Çıkış (MU-MIMO) gibi ileri teknolojiler sayesinde, Wi-Fi 6 aynı anda birden fazla cihaz bağlantısını etkin bir şekilde kurup sürdürebiliyor. Bu özellik, özellikle fabrika ve depo gibi cihaz yoğunluğunun yüksek olduğu ortamlarda büyük bir avantaj sağlıyor.

Bu yeni nesil Wi-Fi standardı, yoğun cihaz bağlantısı gerektiren üretim tesislerinde kesintisiz bağlantı ihtiyacını karşılamak üzere tasarlanmıştır. Wi-Fi 6, bu tür ortamlarda sürekli bağlantıyı garanti eden güvenilir bir haberleşme altyapısı sunuyor.
 
Moxa’nın Wi-Fi 6 Çözümleri Endüstriyel Sistemlere Ne Gibi Avantajlar Sunuyor? 

Endüstriyel ağ ve otomasyon alanında 35 yılı aşkın süredir hizmet veren Moxa, endüstriyel sistemlerinizi bugünün ve yarının ihtiyaçlarına hazırlayan Wi-Fi 6 çözümleri sunuyor. Moxa’nın Wi-Fi 6 çözümleri endüstriyel ağlarınızı bir üst düzeye çıkaracak avantajlar sunuyor: 

●    Üstün Ağ Performansı 
Moxa AWK 802.11ax Wi-Fi 6 çözümleri, 1.201 Mbps hız ve 160 MHz kanal desteğiyle zorlu IIoT uygulamalarını destekliyor. Wi-Fi 6 OFDMA teknolojisi, spektrum verimliliğini artırarak kalabalık ağ ortamlarında yüksek hızlı ve düşük gecikmeli kablosuz haberleşme sağlıyor. 

●    Daha Güvenilir Kablosuz Haberleşme
Moxa AWK Serisi, Turbo Dolaşım özelliği sayesinde milisaniye düzeyinde geçişler yaparak güvenilir kablosuz bağlantılar sağlıyor. Dayanıklı tasarımı, ekstrem sıcaklıklarda sorunsuz çalışmasına olanak tanıyor. AWK 802.11ac AP cihazları, AeroMesh desteği ile radyo kapsam alanını optimize ederek kendi kendini iyileştiren ağlar oluşturabiliyor. 

●    Yüksek Kablosuz Ağ Güvenliği
Moxa AWK Serisi, IEC 62443-4-2 endüstriyel siber güvenlik standardı ile uyumludur. WPA3 veri şifreleme ve NAT desteği, endüstriyel ağ güvenliğini güçlendirirken, giden bağlantıları da basitleştiriyor. 

●    Sorunsuz Makine Entegrasyonu
Moxa AWK Serisi, kompakt tasarımıyla makinelere kolay kurulum sağlıyor. Alan kısıtı olan kontrol kabinlerine sığabilen en küçük endüstriyel Wi-Fi 6 AP/Client cihazlarıdır. 5 gömülü switch portuna sahip AWK-1165A/C Serisi, entegrasyonu kolaylaştırırken kurulum alanını da minimize ediyor. 

●    Zahmetsiz Ağ Yönetimi

Görselleştirilemeyen sistemlerin yönetimi son derece zor. Moxa MXview One Wireless eklentisi, daha verimli izleme ve sorun giderme için gerçek zamanlı dinamik kablosuz bağlantıları ve bağlantı değişikliklerini görselleştirmenize imkan tanıyor.

Moxa Wi-Fi 6 Destekli Ürün Portföyü

AWK-1161A / AWK-1165A Serisi

Giriş Seviyesi 1, 5 Port Endüstriyel IEEE 802.11ax Kablosuz AP

AWK-1161C / AWK-1165C Serisi
Giriş Seviyesi, 1-5 Port Endüstriyel IEEE 802.11ax Wireless Client

Endüstriyel sisteminizi bir adım ileri taşıyacak, hem bugüne hem yarına hazırlayacak, bu kurulumu ve yönetimi son derece basit çözümleri sisteminize entegre etmek için geç kalmayın. Wi-Fi 6 teknolojisinden nasıl yararlanacağınızı öğrenmek için hemen GSL’ye buradan ulaşabilirsiniz.  

Schaeffler; Mafsallı Rulmanlar

Hidroelektrik santraller, kilitler veya köprüler gibi inşaat mühendisliği ve inşaat projeleri için rulmanlara ağır yükler gelmektedir. 

Yüksek yük taşıma kapasitesi, zorlu hava koşullarına dayanıklılık, bakım gerektirmemesi ve uzun kullanım ömrü; dikkate alınması gereken özelliklerdir. Schaeffler'in yüksek performanslı, bakım gerektrimeyen mafsal yatakları bu tür uygulamalarda sayısız kez kendini kanıtlamıştır. Bu yataklardaki ELGOGLIDE kayar tabaka, yıllarca bakım gerektirmeyen kullanımı garanti eder. Schaeffler'de uzmanlarımız, projeniz için en uygun rulmanı belirlemek üzere sizinle birlikte çalışır. Sadece keçe seçimi ve uygulaması konusunda tavsiyede bulunmakla kalmıyoruz, aynı zamanda sahada montajını da gerçekleştirebilebiliyoruz.

Hexagon Türkiye EMEA Bölgesi’nin yıldızı konumunda

Üretimde sensör, yazılım ve otonom teknolojilerinin artması endüstriyel metroloji sektörünü globalde 15.5 milyar euroluk bir hacme taşırken, Hexagon MI Grubu geçen yılki 1.96 milyar euroluk satış rakamıyla sektördeki ağırlığını koruyor. Grubun 30 yıl i çerisinde Türkiye’de büyük yatırım projelerinde yer aldığına dikkat çeken Hexagon Türkiye ve Batı Balkanlar Genel Müdürü Koray Alpaslan, “Buradaki başarımız bizi grup içerisinde EMEA Bölgesi’nin en çok öne çıkan ülkeleri arasına taşıdı. Hizmete açtığımız Hexagon Bursa Çözüm Merkezimiz ile Türkiye’de sunduğumuz hizmetleri daha ileriye taşıyacağız” dedi

Sensör, yazılım ve otonom teknolojilerinin üretimdeki ağırlığının her geçen gün artması sonucunda, global endüstriyel metroloji sektörünün geçen yıl 14 milyar euroluk bir hacme taşındığını belirten Hexagon Türkiye ve Batı Balkanlar Genel Müdürü Koray Alpaslan, Hexagon MI Grubu’nun  1.96 milyar euroluk net satış rakamıyla sektördeki ağırlığını koruduğunu ifade etti. Türkiye’de son 30 yıl içinde gerçekleşen otomotiv, uzay ve havacılık, savunma, genel imalat, elektronik ve medikal alanlarındaki büyük yatırım projelerinin çoğunda yer aldıklarına dikkat çeken Alpaslan, bu sayede Türkiye’nin EMEA Bölgesi’nde en çok öne çıkan ülke konumuna yerleştiklerini bildirdi. 2025’te sektörde Yapay Zekanın yanı sıra Üretim Zekası kavramının konuşulacağını ifade eden Alpaslan, “Sektörün bu yıl 15.5 milyar euroluk bir hacme ulaşacağını öngörüyoruz Hexagon Grubu ise yılı yüzde 8 ile 12 arasında bir büyüme ile kapatacak” dedi. 2025’te Türkiye’de gerçekleşecek otomotiv, uzay ve havacılık sanayii yatırımlarının Hexagon için önemine dikkat çeken Alpaslan, “Hizmete açtığımız Hexagon Bursa Çözüm Merkezimiz ile sunduğumuz hizmetleri daha ileriye taşıyarak, satışını gerçekleştirdikleri cihazların ve yazılımların eğitimlerini, tanıtımlarını, taşınabilir sistemlerin kurulum sonrası bakım, tamir ve kalibrasyonlarını bu merkezden sağlayacağız” dedi.

“2024’te imalat sektörü zorlu bir dönemden geçti”
Sadece ülkemizde değil, endüstri alanında lider ülkelerde de ekonomik belirsizlikler, maliyet artışları, yetkin çalışanların eksikliği ve tedarik zinciri sorunları nedeniyle imalat sektörünün zorlu bir dönemden geçtiğini vurgulayan Alpaslan, “Metroloji tarafında ise, bunun doğal bir sonucu olarak geçen yıl 2023 yılına göre durağan bir yıl yaşadık. Elbette, zor anları fırsata dönüştürme yaklaşımı ile hareket eden firmalar teknoloji alanında yatırımları devreye aldılar ve dijital dönüşüm üzerindeki odaklanma arttı” dedi. Uygulamalar tarafındaysa, her zamanki kalite kontrol ve denetim süreçlerine ilave olarak tersine mühendislik ve modelleme alanlarında artmaya başlayan bir hareket gözlemlediklerini söyleyen Alpaslan, “Bu durum, donanıma ilave olarak bilgisayar destekli tasarım, mühendislik, üretim ve istatistiksel kalite kontrol yazılımlarının daha çok gündeme geleceği bir dönemi işaret ediyor” dedi.

“2025’te durağan yılı geride bırakacağız”
Sektörün çözümlerinden en çok faydalanan müşterilerin otomotiv, uzay ve havacılık, savunma, genel imalat alanlarında faaliyet gösterdiklerini, bunu ise elektronik ve medikalin takip ettiğini belirten Alpaslan, durağan bir yılın ardından, 2025 yılından sektör hacminin globalde 15,5 milyar Euro mertebesine ulaşmasının sürpriz olmayacağını kaydetti. Fabrikalarda mevcut makine parkı ile entegre olabilen, genel bilgisayar destekli kalite denetim ve yönetim sistemleri ile uyumlu veri aktarımı, bunun ötesinde düzeltici geribildirim oluşturabilen sistemleri tercih edileceğini ifade eden Alpaslan, “Kalite denetimi hat üzerinde, yakınında ya da laboratuvar gibi farklı bir konumda gerçekleşebilir. Dış ülkelerde kullanımı zaten başlamış olan, Türkiye’de ise gittikçe artarak talep gören hat üstü ya da yakınındaki kontrol sistemleri, modüler ve en önemlisi de otomasyon içeren çözümler geleceği şekillendirecek. Her ne kadar otomasyon içeren sistemler büyük bir kolaylık ve hız sunsa da maliyet faktörünün süregelen ekonomik koşullar nedeniyle bir müddet daha ilk yatırım anlamında temkinli davranan işletmeler için karar mekanizmalarını etkileyeceği düşüncesindeyiz” şeklinde konuştu.  

Hexagon Grubu bu yıl yüzde 8 ila 12 arası büyüyecek”
2024 verilerine dayanarak, yinelenen gelirler ve nakit dönüşüm tarafında çok başarılı bir yılı tamamladıklarını belirten Alpaslan, Hexagon Global olarak 2023 ile benzer 5.4 milyar Euro net satış rakamları elde ettiklerini söyledi. “Bu rakam sadece Hexagon Manufacturing Intelligence için değil, globaldeki tüm grup firmalarına ait. Bizim gruba baktığımızda, 1,96 milyar Euro net satış rakamı ile yine amiral gemisi Manufacturing Intelligence (MI) oldu. Coğrafi olarak baktığımızda ise, Çin ve Hindistan iş hacminde en yüksek artışı gerçekleştirdiler” dedi. Bu yıl grup hedeflerinin yüzde 8 ila 12 arasında bir büyüme olduğunu açıklayan Alpaslan, “2025 yılında ülkemizde gerçekleşecek otomotiv, uzay ve havacılık sanayii yatırımlarının Hexagon için önemi büyük. Sadece dev firmalara değil, onların tedarikçisi orta ve küçük ölçekli işletmelere de çözüm sağlayan global ve lokal lider firma olarak sorumluluğumuzun bilincindeyiz. Sadece donanım değil, yazılım ürünleri ve uçtan uca entegre çözümleri ile Hexagon sektöründe öncü dememiz yanlış olmaz. Türkiye’de son otuz yıl içinde gerçekleşen büyük yatırım projelerine baktığımızda, çoğunluğunda firmamızın çözümleri kullanıldı” diye konuştu.

Hexagon Bursa Çözüm Merkezi ile hizmet ağı genişletilecek
Hexagon Türkiye’nin 2007 yılında hizmete başladığını söyleyen Alpaslan, “Şirketimiz, Ankara ve Bursa’da mevcut çözüm merkezleri ile faaliyetlerine devam ediyor. Hexagon Bursa Çözüm Merkezimiz ile hizmetlerimizi daha ileriye taşımayı hedefliyoruz. Bursa, otomotiv sektörü üreticileri ve yetkili tedarikçileri bakımından Türkiye’nin en önemli merkezlerinden biri. Bu alanda sunduğumuz çözümleri hızlı şekilde üretici firmalar ile buluşturmak, ayrıca diğer sektör üreticilerinin de Bursa ve çevresinde yoğunlaşmış olması, bu bölgeyi stratejik bir konum haline getiriyor” dedi. Hizmete açtıkları Hexagon Bursa Çözüm Merkezi’nde, satışını gerçekleştirdiğimiz cihazların ve yazılımların eğitimlerini, tanıtımlarını, taşınabilir sistemlerin kurulum sonrası bakım, tamir ve kalibrasyon hizmetlerini sunacaklarını bildiren Alpaslan, “Cihazların bakımını yurtdışına göndermeksizin gerçekleştirebildiğimiz laboratuvarımızın, kalite yönetim sistemi ve teknik yeterlilik standartlarına uygun olarak çalıştığını gösteren ISO 17025 kapsamında akredite olduğunu da belirtmek isterim” dedi.
 

ifm’den Dijitalleşmeyi Kolaylaştıran IO-Link Çözümleri

IO-Link konsorsiyumunun kurucu bir üyesi olarak ifm IO-Link özellikli geniş sensör ve kontrol ekipmanı (IO-Link Master ve Modüller) seçeneklerini sunuyor. Geniş ürün yelpazesi ile ifm, tüm makinelerinize ve süreçlerinize kapsamlı bir dijital iletişim sistemi uygulamanıza olanak tanıyor. 

Endüstriyel otomasyon dünyasında, sensör ve aktüatör teknolojileri sürekli olarak gelişmekte ve yenilikçi çözümler sunmakta. Bu alanda öne çıkan ifm, IO-Link teknolojisi ile donatılmış ürünleriyle dikkat çekiyor. ifm’nin IO-Link çözümleri, endüstriyel uygulamalarda verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için birçok avantaj sunuyor. 

Lider sensör, aktüatör ve kontrol cihazları üreticileri tarafından geliştirilen IO-Link, otomasyon için standart hale getirilmiş ve endüstriyel haberleşmeden bağımsız bir arayüzdür.

Sensörlerin teşhis bilgilerini, aynı anda PLC'ye ve daha üst düzey BT altyapılarına iletmesini sağlar. Dijital, çift yönlü, noktadan noktaya arayüz, neredeyse tüm otomatik sistemlerle entegre olur. Sahada kullanılan bir sensörden PLC'ye giden %100 dijital bir yoldur. IO-Link fieldbus sisteminden farklı olarak, geleneksel 3 telli sensör ve aktüatör bağlantılarıyla basit bir noktadan noktaya iletişim yöntemi kullanarak çalışır.

Daha Yüksek Performans. Daha Az Çaba.
ifm’nin IO-Link çözümleri, endüstriyel otomasyon sistemlerinde verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için geniş bir yelpazede ürünler sunar. Basınç, akış, seviye, sıcaklık, mesafe, fotoelektrik, titreşim ve eğim sensörleri gibi çeşitli kategorilerde sunulan bu sensörler, yüksek hassasiyet ve güvenilirlik sağlar. Ayrıca, RFID sistemleri ve bağlantı teknolojileri ile entegre edilerek, üretim süreçlerinin daha verimli ve güvenilir bir şekilde yönetilmesine yardımcı olur.

IO-Linkli Sensörlerin Avantajları Nelerdir?
Otomasyon dünyasında, sensör teknolojileri sürekli olarak gelişmekte ve yenilikçi çözümler sunmakta. Bu alanda öne çıkan IO-Link teknolojisi, sensör ve aktüatörlerin dijitalleşmesini sağlayarak birçok avantaj sunar. IO-Linkli sensörler, endüstriyel uygulamalarda verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için birçok fayda sağlar.

Kolay Kurulum ve Kablolama: IO-Linkli sensörler, standart üç veya dört iletkenli kablolarla kolayca kurulabilir. Bu, karmaşık kablolama gereksinimlerini azaltır ve kurulum süresini kısaltır. Ayrıca, analog sensörlere olan ihtiyacı ortadan kaldırarak maliyetleri düşürür. Master-slave konfigürasyonu ile maliyetler azalır ve kurulum daha pratik hale gelir.

Hızlı ve Hatasız Sensör Değişimi: IO-Linkli sensörler, hızlı ve hatasız sensör değişimi sağlar. Değiştirilen sensörün parametreleri otomatik olarak yeni sensöre yazılır, bu da arıza süresini önemli ölçüde azaltır. Bu özellik, üretim süreçlerinde kesintisiz operasyon sağlar ve verimliliği artırır.

Uzaktan Parametre Ayarı ve Teşhis: IO-Link sayesinde sensör parametrelerine uzaktan erişim sağlanabilir ve gerekli ayarlar yapılabilir. Bu, bakım ve ayar süreçlerini hızlandırır ve hata olasılığını en aza indirir. Ayrıca, uzaktan teşhis imkanı sunarak arızaların hızlı bir şekilde tespit edilmesini sağlar.

Yüksek Sinyal Kalitesi: IO-Link, analog sinyalleri dijitalleştirerek sinyal kaybını ve bozulmalarını ortadan kaldırır. Bu, yüksek sinyal kalitesi ve güvenilir veri iletimi sağlar. Ayrıca, IO-Link veri aktarımı 24V sinyali ile gerçekleştiği için harici faktörlerden etkilenmez.

Durum İzleme ve Kestirimci Bakım: IO-Linkli sensörler, sürekli durum izleme ve teşhis imkanı sunar. Bu sayede, olası arızalar önceden tespit edilerek önlem alınabilir ve bakım süreçleri optimize edilir. Kestirimci bakım uygulamaları ile plansız duruşlar önlenir ve üretim verimliliği artırılır.

Esneklik ve Verimlilik: IO-Linkli sensörler, çeşitli endüstriyel uygulamalarda esneklik sağlar ve otomasyon sistemlerinin verimliliğini artırır. Sensörlerin parametreleri kolayca değiştirilebilir ve farklı uygulamalara hızlıca adapte edilebilir.
ifm’nin IO-Linkli sensörleri, endüstriyel otomasyon sistemlerinde verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için birçok avantaj sunuyor. Kolay kurulum ve kablolama, hızlı ve hatasız sensör değişimi, uzaktan parametre ayarı ve teşhis, yüksek sinyal kalitesi, durum izleme ve kestirimci bakım gibi özellikler, IO-Linkli sensörleri diğer sensörlerden ayıran başlıca avantajları olarak öne çıkıyor. 

Endüstriyel otomasyon sistemlerinde verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için ifm geniş bir yelpazede IO-Link çözümleri sunuyor: 

IO-Link Masterlar ve Modüller: ifm’nin IO-Link masterları, farklı uygulama ve gereksinimlere göre üç ana kategoriye ayrılmıştır: PerformanceLine, DataLine ve StandardLine. Her kategori, belirli avantajlar ve özellikler sunmaktadır.

PerformanceLine: Yüksek performans ve endüstriyel haberleşme gerektiren uygulamalar için tasarlanmış olan PerformanceLine IO-Link masterlar, entegre IIoT portu ile HTTP(S), JSON ve MQTT gibi protokollerle bağlantı sağlar. . IP67 ve IP69K koruma sınıflarına sahip modeller, zorlu endüstriyel ortamlarda kullanım için idealdir. 

DataLine: Veri iletişimi ve IT bağlantısı gerektiren uygulamalar için uygun olan DataLine IO-Link masterlar, PROFINET, EtherNet/IP, EtherCAT ve Modbus TCP gibi çeşitli endüstriyel haberleşme protokollerini destekler. IP67 koruma sınıfına sahip modeller mevcuttur.

StandardLine: Temel ihtiyaçlar ve daha basit uygulamalar için tasarlanmış olan StandardLine IO-Link masterlar, basit ve hızlı kurulum imkanı sunar. 

IO-Linkli Sensörler
ifm'nin IO-Link özellikli sensörleri, kullanıcı için tamamen yeni olanaklar yaratıyor. Hızlı ve kolay kurulumdan ek olarak mevcut makine izleme verilerine ve proses şeffaflığına; makine seviyesinden ERP yazılımına kadar: IO-Link, ikna edici verimlilik kazançları ve maliyet tasarrufları sağlıyor. 

Basınç Sensörleri: ifm’nin basınç sensörleri, makine ve tesislerdeki sistem basıncını yüksek hassasiyetle tespit eder. Farklı basınç aralıklarında sunulan bu sensörler, güvenilir ve doğru ölçümler sağlar. Bu sensörler, hidrolik ve pnömatik sistemlerde, su ve atık su yönetiminde yaygın olarak kullanılır.

Akış Sensörleri: Borulardaki sıvıların ve gazların izlenmesi için kullanılan akış sensörleri, manyetik-indüktif, vortex ve ultrasonik gibi çeşitli teknolojilerle sunulmaktadır. Bu sensörler, proseslerin güvenli ve verimli bir şekilde yönetilmesine yardımcı olur. Kimya, gıda ve içecek endüstrilerinde yaygın olarak kullanılır.

Seviye Sensörleri: Depolar ve konteynerlerdeki seviye ve limit seviyesini izleyen seviye sensörleri, kapasitif, ultrasonik ve radar teknolojileri ile temassız ölçüm sağlar. Bu sayede, hassas ve güvenilir seviye tespiti yapılır. Bu sensörler, sıvı ve katı malzemelerin depolanmasında kullanılır.

Sıcaklık Sensörleri: ifm’nin sıcaklık sensörleri, tüm sıcaklık ölçüm aralığında yüksek hassasiyetli ölçümler yapar. Hijyenik uygulamalar için özel modeller de mevcuttur, bu da gıda ve ilaç endüstrisi gibi alanlarda kullanımını ideal kılar.

IO-Linkli Pozisyon Sensörleri
Mesafe Sensörleri: Çok uzun menzilli ve ardalan baskılamalı mesafe sensörleri, nesnelerin temassız tespiti için kullanılır. Bu sensörler, yüksek doğruluk ve güvenilirlik sunar. Otomotiv, lojistik ve paketleme endüstrilerinde yaygın olarak kullanılır.
Fotoelektrik Sensörler: Belirli uygulamalar için tasarlanmış fotoelektrik sensörler, devre çıkışı, analog sinyal ve IO-Link özellikleri sunar. Bu sensörler, çeşitli endüstriyel uygulamalarda esneklik sağlar. Otomotiv, lojistik ve paketleme endüstrilerinde yaygın olarak kullanılır.

Silindir Sensörleri: Silindirlerin pozisyonunu izlemek için kullanılan silindir sensörleri, çeşitli montaj seçenekleri sunar ve yüksek performans sağlar. Bu sensörler, otomasyon sistemlerinde ve robotik uygulamalarda yaygın olarak kullanılır.

IO-Linkli Hareket Kontrol Sensörleri
Titreşim Sensörleri: Makine titreşimlerini izleyerek erken arıza tespiti sağlayan titreşim sensörleri, kestirimci bakım için ideal bir çözümdür. Bu sensörler, makine sağlığını izlemek ve arızaları önceden tespit etmek için kullanılır. Üretim tesislerinde ve ağır sanayi uygulamalarında yaygın olarak kullanılır.
Eğim Sensörleri: Makine ve ekipmanların eğim açısını ölçen eğim sensörleri, hassas ve güvenilir ölçümler sunar. Bu sensörler, çeşitli endüstriyel uygulamalarda kullanılabilir. İnşaat makineleri ve mobil ekipmanlarda yaygın olarak kullanılır.

IO-Linkli Kimlik Tanıma Sistemleri
RFID Sistemleri: Üretim süreçlerinde izlenebilirlik ve veri yönetimi sağlayan RFID sistemleri, IO-Link ile entegre edilerek veri iletişimini kolaylaştırır. Bu sistemler, üretim süreçlerinin daha verimli ve güvenilir bir şekilde yönetilmesine yardımcı olur. Lojistik ve depolama uygulamalarında yaygın olarak kullanılır.

IO-Link Aksesuarları ve Yazılımı
Bağlantı Teknolojisi ve Aksesuarlar: IO-Link sistemlerinin kurulumu ve entegrasyonu için gerekli olan çeşitli aksesuarlar ve bağlantı teknolojileri sunulmaktadır. Bu aksesuarlar, sistemlerin daha hızlı ve kolay bir şekilde kurulmasını sağlar.

Yazılım ve Parametre Ayarları: IO-Link sensörlerinin parametre ayarları ve teşhisi için kullanılan yazılımlar, sensörlerin çevrimiçi ve çevrimdışı parametre ayarlarını kolayca yapmanızı sağlar. Örneğin, “moneo configure” yazılımı, kullanıcı dostu arayüzü ile sensörlerin hızlı ve doğru bir şekilde yapılandırılmasını sağlar.

SEW Eurodrive Movi-C: Endüstriyel Hareket Otomasyonunda Geleceği Şekillendiriyor

Endüstriyel otomasyon dünyasında, güvenilirlik ve esneklik, başarıyı getiren önemli faktörler arasında yer alır. SEW Eurodrive, endüstrilerde bu gereksinimlere tam anlamıyla karşılık verebilmek için Movi-C ürün grubunu geliştirmiştir. Movi-C, SEW Eurodrive’ın, kendini kanıtlamış tahrik ekipmanlarından hassas hareket kontrolü uygulamalarına kadar geniş bir yelpazede sunduğu tamamlayıcı çözümlerin kalbinde yer alır. Endüstriyel hareket otomasyonun geleceğine yön veren bu ürün ailesi, uygulamalara yüksek performans ve esneklik sunar.

Movi-C: Endüstriyel Hareket Otomasyonunun Yeni Yolu
SEW Eurodrive’ın Movi-C ürün grubu, endüstriyel hareket otomasyonu konusunda sunduğu bütüncül çözümlerle dikkat çekmektedir. SEW Eurodrive’ın Movi-C ürün portföyü, birçok endüstriyel uygulama için hazır paket çözümler sunarak, işletmelerin zaman ve kaynak tasarrufu sağlamasına yardımcı olur. Özellikle uçar makaslar, paketleme makineleri, paletleme ve taşıma uygulamaları gibi kritik hareket uygulamalarında Movi-C çözümleri, sistemin hızlı bir şekilde çalışır hale gelmesine olanak sunar. Bu hazır çözümler, uygulamaya özel gereksinimlere göre optimize edilmiş bileşenlerle bütüncül bir yapı sunar. Böylece, kullanıcılar daha kısa sürede yüksek verimlilik elde edebilir, operasyonel süreçlerdeki karmaşıklığı ortadan kaldırarak zaman kaybını minimize edebilirler. Movi-C’nin sunduğu bu esneklik ve hız, kullanıcıların piyasada rekabetçi kalmalarını sağlar.

Movi-C Controller: EtherCAT Master Motion Controller
Movi-C portföyündeki belki de en önemli bileşenlerden biri Movi-C Controller'dır. Bu cihaz, EtherCAT protokolünü kullanan bir motion controller olarak endüstriyel uygulamalar için yüksek hızda veri iletimi sağlar. EtherCAT, bu sayede düşük gecikme süreleri ve mükemmel senkronizasyon sağlar, bu da özellikle dinamik hareketlerin hassasiyetle kontrol edilmesini mümkün kılar. Movi-C Controller, çok eksenli hareketler için mükemmel bir kontrol platformu sunar ve farklı türdeki motorlar ve sürücülerle kolayca entegrasyon sağlar.

MoviDrive: Yüksek Performanslı Sürücü Sistemi
SEW Eurodrive’ın marka ismi MoviDrive sürücü grupları, Movi-C ürün grubunda da yerini alarak SEW Eurodrive’ın sürücü çözümlerinin temelini oluşturan bir diğer önemli fenomen olmuştur. MoviDrive Modular, System ve Technology sürücüler, yalnızca motorları en verimli şekilde çalıştırmakla kalmaz, aynı zamanda karmaşık hareket kontrol sistemlerini de destekler. Yüksek performanslı bu sürücü sistemi, dinamik hız kontrolü ve tork kontrolü sunarak, uygulamaların hassasiyetini artırır ve enerji verimliliğini optimize eder. Hem düşük güç gereksinimlerine sahip uygulamalar için hem de yüksek performanslı tahrik sistemleri için geniş bir çözüm yelpazesi sunar.

MoviSuite: Güçlü ve Esnek Programlama Yazılımı
Movi-C portföyünde yer alan bir diğer güçlü bileşen ise MoviSuite programıdır. Bu yazılım, kullanıcıların SEW Eurodrive ürünlerini hızlı ve verimli bir şekilde programlamasına olanak tanır. MoviSuite, kullanıcı dostu arayüzü ve kapsamlı fonksiyonları sayesinde, endüstriyel otomasyon sistemlerinin tasarımını kolaylaştırır. Yazılım, sistem entegrasyonunu hızlandırır ve endüstriyel uygulamalar için özelleştirilmiş çözümler sunar. Ayrıca, her tür motor ve sürücü ile uyumlu çalışarak, Movi-C portföyündeki cihazların etkin kullanımını garanti eder.

DDI Hibrit Kablo Teknolojisi: Güvenilir ve Verimli Bağlantı
DDI Hibrit Kablo Teknolojisi, Movi-C portföyünü tamamlayan bir diğer yenilikçi çözümdür. Endüstriyel otomasyon sistemlerinde, özellikle hareket kontrolü uygulamalarında, güvenilir veri ve güç iletimi son derece kritik bir rol oynar. DDI hibrit kabloları, veri iletimi ve güç dağıtımını tek bir kabloda birleştirerek, sistemin genel verimliliğini artırır ve kablo yönetimini kolaylaştırır. Bu teknoloji, kablo karmaşasını en aza indirir, montaj süresini kısaltır ve daha güvenilir bir bağlantı sağlar.

Movi-C ile Endüstriyel Otomasyonda Yüksek Performans ve Esneklik
SEW Eurodrive’ın Movi-C ürün portföyü, endüstrinin her alanında yüksek performans, esneklik ve verimlilik sağlamak için tasarlanmıştır. Modüler yapısı sayesinde, Movi-C çözümleri her tür endüstriyel uygulama için özelleştirilebilir ve kolayca entegre edilebilir. Hareket kontrol sistemlerinden tahrik çözümlerine kadar sunduğu entegre yapı, kullanıcıların daha verimli, güvenli ve esnek sistemler kurmasına olanak tanır.

Movi-C, sadece bir ürün serisi değil, aynı zamanda endüstriyel hareket otomasyonunun geleceğine yönelik bir vizyonu temsil eder. Gelişen teknolojiye paralel olarak, bu sistemler daha hızlı, daha güvenilir ve daha verimli çözümler sunmaktadır.

Sonuç olarak, SEW Eurodrive’ın Movi-C portföyü, endüstriyel hareket otomasyonunun her aşamasında çözümler sunarak, işletmelerin verimliliklerini artırmalarına ve teknolojik gelişmeleri yakından takip etmelerine olanak tanır. Güçlü bileşenleri, esnek tasarımları ve entegre yapılarıyla, Movi-C, endüstriyel uygulamalarda ihtiyaç duyulan her çözümü tek bir çatı altında sunmaktadır.

Daha fazla bilgi için burayı tıklayabilirsiniz.

Taşınabilir 3D Tarama Teknolojisi

Dijital gerçeklik çözümleriyle metroloji alanında dünya lideri olan Hexagon, geniş yelpazedeki imalat denetim cihazlarını tamamlayan ve benzersiz esnek ölçüm yeteneğine taşınabilir tipi 3D tarama teknolojisi ile endüstrilerde devrim yaratıyor. Firmanın bu doğrultuda metroloji sınıfı el tipi tarayıcı pazarına bir ilk olarak sunduğu ATLASCAN Max ve MARVELSCAN, kablosuz kullanım kolaylığının yanı sıra ergonomik özellikleriyle de tarama işlemlerini kusursuz hale getiriyor. Atölyelerden tersanelere kadar her ölçekten üreticiye zaman tasarrufu ve verimlilik de kazandırarak kesintisiz ve anında tarama deneyimi sunuyor.  

Gelişen teknoloji, tüm endüstrilerde imalat ve mühendislik çözümlerinin gelişimini hızlandırdı. Üretimin imalat ve mühendislik aşamasında gerçekleştirilen 3D taramalar da ürünlerin yaşam döngüsüne değer kazandırırken, iş akışlarını hızlandırıp verimliliği artırıyor. Metroloji alanında geliştirdiği üstün teknolojilerle üretim ekosistemini şekillendirirken, ölçeklenebilir ve sürdürülebilir bir geleceğe odaklanan dünya devi Hexagon da sahip olduğu el tipi 3D tarama teknolojisi ile endüstrileri sürdürülebilir verimlilikle tanıştırıyor.

Metroloji sınıfı el tipi tarayıcı pazarında bir ilk
Hexagon’un el tipi 3D tarama teknolojisiyle geliştirdiği ATLASCAN Max ve MARVELSCAN, otomotiv, demir yolu, endüstriyel ekipman ve genel imalat gibi metrolojinin geleneksel olarak kullanılmadığı çeşitli denetim ortamlarında parçaların ölçülmesini mümkün hale getiriyor. Üretim dışındaki miras ve restorasyon projelerinde de kullanılabilen tarayıcılar, otomatik kalite denetimi uygulamaları için ideal bir çözüm sunarken, tersine mühendislik ihtiyaçlarını da karşılıyor. Sahip olduğu kablosuz teknolojiyle batarya ile çalışan metroloji sınıfı el tipi tarayıcı pazarında bir ilk olma ünvanına sahip olan MARVELSCAN, benzersiz yerleşik fotogrametri sistemi ile 3D tarama verimliliği konusunda çıtayı yükselterek hedefe ihtiyaç duymayan tarama işlevselliği sunuyor.

Yüksek kaliteli tarama teknolojisini endüstrilerle buluşturuyor
En zorlu ortamlarda dahi kritik verileri daha hızlı yakalaması için geliştirdikleri taşınabilir 3D tarama teknolojisine dair dikkat çeken noktalara değinen Hexagon Türkiye Genel Müdürü Koray Alpaslan, ”Üreticiler, ATLASCAN Max ve MARVELSCAN’ın tek parmakla kontrol sağlayan ergonomik yapısıyla 3D tarama süreçlerini en dar ve zorlu alanlar ile dış mekanlarda kolaylıkla uygulayabiliyor. Ölçüm sırasında bir kontrol bilgisayarına erişme ihtiyacını ortadan kaldıran bu çok modlu tarama, farklı özellik türlerinin ve yüzey ihtiyaçlarının verimli bir şekilde ölçülmesini sağlıyor. Örneğin kullanıcılar standart modda açık yüzeyleri tarayabilirken, ince moda geçerek karmaşık özellikler için daha yüksek çözünürlük elde edebiliyor. Farklı modlarda toplanan veriler, otomatik olarak bulutuna entegre ediliyor” diye belirtti.

Zaman tasarrufu ve ölçüm esnekliği
Yeni cihazların ayrıca ölçümden önce parçaları sabitleme gereksinimini ortadan kaldırarak önemli zaman tasarrufu sağlamanın yanında daha büyük ölçüm esnekliği de sunduğunu belirten Alpaslan, “Tarayıcılar ve parçalar ölçüm sırasında serbestçe hareket ettirilebiliyor. Bu da denetim sonuçlarını olumsuz etkilemeden eksiksiz parça verilerini yakalamak için gereken süreyi azaltıyor. Ek verimlilik kazanımları için birden fazla delik ve yuva ölçümünün yaygın ve zaman alıcı görevi, aynı karede birden fazla delik ve yuva anında veri yakalama sağlayan delik flaş yakalama modu ile kolaylaştırılıyor” dedi.

Üst düzey konfor ve hareket özgürlüğü
Sık kullanımlar düşünülerek tasarlanan MARVELSCAN, üst düzey konfor özelliğiyle de öne çıkıyor. Kablo veya referans donanımına ihtiyaç duymadan zor ulaşılabilir yerleri taramak için kullanıcıya tam hareket özgürlüğü sunuyor. Bir bilgisayar veya güç kaynağına bağlı kalmadan kullanılan MARVELSCAN, geniş ölçüm mesafesi ile de endüstriyel robotlara veya cobot'lara monte edilerek otomatik denetim süreçlerine entegrasyon için ideal bir çözüm sunuyor. 

TRAI Yapay Zeka Girişimleri Haritası: Ocak 2025 güncellemesi yayında

Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin (TRAI) düzenli olarak güncellediği Yapay Zeka Girişimleri Haritası, 2024 son çeyrek verileriyle yenilendi. Haritaya eklenen 19 yeni girişimle toplam girişim sayısı 379’a ulaştı. Yeni girişimler; Yapay Görü ve Üretken Yapay Zeka kategorilerindeki yükselen trendlerin devam ettiğini gösterirken, yeni eklenen girişimler 7 farklı kategoriye dahil oldu.  

Yapay zeka teknolojileri dünya genelinde ilerleyişini hızla sürdürürken, Türkiye bu alanda güçlü ve rekabetçi bir ekosistem oluşturmak adına önemli adımlar atmaya devam ediyor. Türkiye Yapay Zeka İnisiyatifi’nin (TRAI), 2017 yılından beri düzenli olarak güncellediği ‘Yapay Zeka Girişim Haritası’nın 2024 son çeyrek verilere göre, yeni güncellemelerle farklı kategorilerden eklenen 19 yeni yapay zeka girişimi ile birlikte yapay zeka ekosistemindeki girişim sayısı 379’a ulaştı. Yeni eklenen girişimler, haritada 7 farklı kategoride kendine yer buldu. Bu çeşitlilik, yapay zeka teknolojilerinin farklı alanlarda yaygın şekilde kullanılmaya devam ettiğini ortaya koydu.

Yapay zeka ekosisteminin yükselen kategorileri: ‘Yapay Görü’ ve ‘Üretken Yapay Zeka’ 
2024 üçüncü çeyrek ve 2024 son çeyrek güncellemeleri karşılaştırıldığında ise kategoriler bazında dikkat çekici değişimler göze çarptı. Yapay Görü, Üretken Yapay Zeka, Öngörü ve Veri Analitiği, Nesnelerin İnterneti (IOT), Doğal Dil İşleme, Akıllı Platformlar, Chatbot ve Diyalogsal Yapay Zeka kategorilerinde önemli artışlar gözlemlendi. Bu artışın etkisiyle birlikte, 89 girişim ile ‘Yapay Görü’ ve 68 girişim ile ‘Üretken Yapay Zeka’ toplam girişim sayısında lider konumda kalmayı sürdürdü. Yapay Görü alanındaki büyüme, sağlık ve güvenlik gibi kritik sektörlerdeki uygulamalara olan talebi yansıtırken, Üretken Yapay Zeka'nın öne çıkışı, yaratıcı süreçlerin dijital dönüşümüne olan ilgisini artırdı.

Yeni eklenen 19 girişimin ise 5’i Yapay Görü ve 5’i Üretken Yapay Zeka kategorisinde yer alarak, bu iki alandaki yükselen trendleri ortaya koydu. Hem görüntü işleme teknolojilerindeki ilerleme hem de yaratıcı yapay zeka çözümlerine yönelik artan ilgi, bu teknolojilerin Türkiye ekosisteminde de dünya ile uyumlu şekilde stratejik bir rol oynadığını ortaya koydu.
Sektörel verimliliği artıran yeni güç: Yapay Zeka Ajanları
2025 yılının öne çıkacak trendlerinden birinin de Yapay Zeka Ajanları olduğunu belirten TRAI Direktörü Can Sinemli şu değerlendirmelerde bulundu: “Belirli bir görev veya amaca yönelik tasarlanan ve çevreleriyle aktif şekilde etkileşime geçebilen yazılım sistemleri olan bu ajanlar; algılama, karar alma ve eyleme geçme yeteneklerine sahip. Yapay Zeka Ajanları; müşteri hizmetleri, oyun, üretim, sağlık, finans ve ulaşım gibi pek çok sektörde uygulama alanı buluyor ve operasyonel verimliliği artırıyor. Yapay Zeka Girişimleri Haritası’nın 2024 son çeyrek güncellemesinde de bu alanda girişimlerin yer aldığını görüyoruz ve önümüzdeki dönemde bu tür girişimlerin sayısının artmasını bekliyoruz.” 

Yapay zeka girişimlerinde ilk üç: Yapay Görü, Veri Analitiği ve Makine Öğrenmesi
Türkiye’de yapay zeka sektörünün son yıllardaki hızlı büyümesini ortaya koyan TRAI Girişimleri Haritası, sektörün trendlerini ve teknoloji dikeylerindeki yenilikleri takip etme imkanı sunuyor. Haritada, Türkiye’deki yapay zeka girişimlerinin en çok odaklandığı alanlar, bir önceki raporda olduğu gibi sıralanıyor. İlk üç sırayı ise Yapay Görü (89 girişim), Öngörü ve Veri Analitiği (68 girişim) ile Makine Öğrenmesi (55 girişim) alıyor. 
 

HANNOVER MESSE 2025 Yapay Zeka ile Otomasyonda Yeni Bir Çağ Başlatıyor

HANNOVER MESSE 2025 Fuarında 15 salonda, dünyanın dört bir yanından gelen şirketler, en son teknolojilerin, bileşenlerin, entegre Endüstri 4.0 çözümlerinin ve yapay zekanın, küresel rekabette avantaj sağlamak için üretim süreçlerini nasıl daha etkili ve sürdürülebilir hale getirdiğini sergileyecek. HANNOVER MESSE'deki Akıllı Üretim sergi alanı tamamen akıllı ve sürdürülebilir üretimle ilgili olacak. Fuar 31 Mart - 4 Nisan 2025 tarihleri arasında 78. kez düzenlenecek. Dünyanın önde gelen endüstri fuarı bu yıl 4.000’den fazla katılımcı firmayı bir araya getirecek. İTO’nun milli katılım organizasyonuyla şu ana kadar 64 firma ile birlikte Türkiye’den yaklaşık 134 firma fuara katılım sağlayacak. 

Basın toplantısında konuşan Hannover Fairs Turkey Genel Müdür Yardımcısı Belkıs Ertaşkın, endüstride inovasyon, sürdürülebilirlik ve dijital dönüşümün öncüsü HANNOVER MESSE Fuarı’nın 31 Mart - 4 Nisan 2025 tarihleri arasında 78. kez dünya çapında sanayi liderlerini, teknoloji üreticilerini ve yenilikçi çözümleri Almanya’nın Hannover kentinde buluşturacağını belirtti. Hannover Fairs Turkey olarak, 1996 yılından bu yana Türkiye'de fuarları planlayıp, organize edip hayata geçirdiklerini ifade eden Ertaşkın, “Kuruluşumuzdan bu yana etkili ticaret platformları oluşturarak şirketlere yeni iş bağlantıları kurmanın ve büyüyen pazarlara ulaşmanın en uygun yolunu sunmaktayız. Son 29 yılda, Türk ihracatçıları, üreticileri ve yabancı yatırımcıları bir çatı altında bir araya getiren sayısız başarılı etkinlik düzenledik. Ve Türk ekonomisine önemli katkılar sağladık” dedi.

Almanya merkezli, dünyanın en büyük fuar organizatörlerinden biri olan Deutsche Messe AG'nin uluslararası işlerine de katkıda bulunduklarını bildiren Ertaşkın, “Bir yandan Türkiye’de, ağırlıklı olarak imalat sanayine odaklanan 10 ticaret fuarını iş ortaklarımızla birlikte organize ederken, diğer yandan Deutsche Messe’nin dünyanın farklı ülkelerinde düzenlediği fuarlarda Türkiye’den katılımlar organize ediyoruz. Dünyanın en büyük 10 fuar şirketi arasında yer alan Deutsche Messe, bugüne kadar 10.000'den fazla uluslararası fuarda milyarlarca euroluk ticarete aracılık etmiştir. Türkiye, Çin, ABD, Meksika, Singapur, İtalya ve Almanya gibi dünyanın birçok yerinde sektörlere özel ticaret fuarları düzenleyen Deutsche Messe’nin lider fuarları her yıl binlerce profesyoneli bir araya getiriyor” diye konuştu.

Hannover Messe’nin bu yılki partner ülkesinin Kanada olduğuna dikkat çeken Ertaşkın, İTO’nun milli katılım organizasyonuyla şu ana kadar 64 firma ile birlikte Türkiye’den yaklaşık 134 firma ile fuara katılım sağlayacağını açıkladı. 2025 yılında, Türk sanayisinin gücünün ve inovasyon kapasitesinin bir kez daha HANNOVER MESSE’de temsil edileceğini vurgulayan Ertaşkın, “Bu firmaların geliştirdikleri çözümlerle sadece endüstrilere değil sürdürülebilir kalkınmaya sağladıkları katkıyı ortaya koyacağız” dedi.

Develioğlu: Geleceği Teknolojiyle Biçimlendirmek için yola çıkıyoruz!
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Mehmet Develioğlu, Hannover Messe’yi yeni buluş ve teknolojilerin sergilendiği, dünyanın önde gelen ekonomik aktörlerinin bir araya geldiği bir platform olarak gördüklerini söyledi. Fuarda gerek katılımcı gerekse de ziyaretçi olmanın son derece yararlı, ufuk açıcı, iş birliklerini geliştirici olduğuna inandıklarının altını çizen Develioğlu, “Bu yıl, 64 Türk firması münferiden iştirak etmesi ön görülüyor. Ayrıca bir farkımız var. Future Hub salonuna Türkiye’nin en büyük girişimcilik merkezi olan Bilgiyi Ticarileştirme Merkezimiz ve ülkemizin gururu Teknopark İstanbul’umuzun güzide start-uplarıyla birlikte biz de katılacağız. Bir anlamda bizim ‘geleceği biçimlendirecek’ fikirlere sahip start-uplarımız, ‘Geleceği Teknolojiyle Biçimlendirmek’ mottosuyla yola çıkan fuara Türk girişimciliğini taşıyacaklar. Ben tüm katılımcı firmalarımıza bu vesileyle başarılar diliyorum” dedi. Hannover’i sadece bir şehir olarak görmediklerini Hannover’in Alman ekonomisinin ve küresel ekonominin buluşma ve biçimlenme yeri olduğunu düşündüklerinin altını çizen Develioğlu, gelecek dönemlerde Hannover Messe iştirakiyle çok daha büyük iş birliklerine imza atmak için çalışacaklarını belirtti. 
Toplantıda konuşan Kanada İstanbul Başkonsolosu Tara Scheurwater ise; Hannover Messe 2025 Fuarı’nın partner ülkesi olmaktan büyük memnuniyet duyduklarını belirterek, fuara ülkenin en yenilikçi uygulamalarını temsil etmek üzere 200’ün üzerinde firmanın katılım sağlayacağını açıkladı. Hannover Messe Fuarı’nın özellikle üretim süreçlerindeki döngüsel ekonomi için çok önemli bir platform olduğuna dikkat çeken Tara Scheurwater, “Bu başlık altında Kanada’da geliştirilen teknolojilerimizi de yine fuarda sergileyeceğiz. Küresel yatırımcılar ile Kanadalı firmalarımızı fuarda buluşturacağız” dedi. Kanada’nın son yıllarda oldukça fazla yatırımcı çeken bir ülke olduğunu belirten Tara Scheurwater, “Nitelikli iş gücüne sahibiz. OECD’ye göre en yüksek eğitimli iş gücü Kanada’da bulunuyor. G7’de hızlı büyüyen bir ekonomiyiz. Türk firmalar için ülkemizde fırsatlar var. Türk şirketler ile Kanadalı firmalar birlikte çok güzel işler yapabilirler. Kanada birçok ülke için ortak yatırım destinasyonu. Küresel şirketler Kanadalı şirketler ile ortaklık kurabilirler” dedi.

Hannover, Almanya. Deutsche Messe HANNOVER MESSE Ticaret Fuarı ve Ürün Yönetimi Küresel Direktörü Hubertus von Monschaw, “Yapay zeka, üretim şirketlerinin tüm değer zincirinde devrim yaratacak ve böylece rekabet güçlerini önemli ölçüde artıracak. HANNOVER MESSE 2025 ziyaretçileri, pazardaki mevcut ve gelecek uygulamalar hakkında bilgi sahibi olacaklar” dedi. 

Fuarda, katılımcılar uluslararası şirketlerden KOBİ’lere ve startup’lara kadar dünyanın dört bir yanından gelen lider şirketlerden oluşuyor. Bunlar arasında Aignep, Beckhoff, Bosch Rexroth, Cantoni, Delta Electronics, Emerson, Festo, Flender, Harting, HAWE, ifm electronic, I.M.M. Hydraulics, Lapp, Pepperl+Fuchs, Pilz, Phoenix Contact, Rittal, Schaeffler, Schneider Electric, SEW-EURODRIVE, Siemens ve Turck yer alıyor.

Endüstriyel sensörler, elektrikli sürücüler ve kontroller, yapay zeka destekli mühendislik veya çeşitli endüstri uygulamaları için komple çözümler konusunda HANNOVER MESSE ziyaretçileri, verimlilik ve sürdürülebilirlik açısından artan talepleri karşılamak için üretimlerini nasıl optimize edebileceklerini ilk elden öğrenecekler.

Fuara katılacak olan Alman ve uluslararası şirketler, HANNOVER MESSE’deki Uygulama Parkı'nda robotik uygulamalarını tanıtacaklar. Örneğin, Yapay zeka destekli robotlar, görevleri nasıl öğrendiklerini ve değişen üretim ortamlarına dinamik olarak nasıl uyum sağladıklarını gösteren uygulamalarla sergilenecek. Bu robotların katılımı, özellikle özel üretim veya küçük parti üretimlerinde, üretimi daha verimli hale getiriyor.
 
Deutsche Messe HANNOVER MESSE Ticaret Fuarı ve Ürün Yönetimi Küresel Direktörü Hubertus von Monschaw, “HANNOVER MESSE ile tüm katılımcılara, Alman ve uluslararası şirketlerin genel mühendislik, elektrik ve dijital endüstrilerden, enerji sektörüne kadar, günümüzde ve gelecekte endüstriyel değer yaratımı için verimli ve sürdürülebilir çözümler sunduğu benzersiz bir endüstriyel yenilik ekosistemine entegre olma fırsatı sunuyoruz. Araştırma, iş dünyası, startup’lar ve politik konuların bu karışımı, dünya çapında üst düzey karar vericiler, teknoloji uzmanları ve medya temsilcileriyle bağlantı kurmak için eşsiz bir fırsat sağlayacak,” şeklinde konuştu.
 

En Kompakt ve Yüksek Yoğunluklu Güç Koruma Sistemi Galaxy VXL UPS

Enerji yönetimi ve otomasyon alanında dijital dönüşümünde hizmet veren Schneider Electric, yeni Galaxy VXL modelini tüketici beğenisine sunuyor. 500-1250 kW (400V) aralığında, üç fazlı kesintisiz güç kaynağı (UPS) olarak geliştirilen Galaxy VXL, yüksek verimlilik sunan kompakt, modüler, ölçeklenebilir ve yedeklemeli yapısıyla dikkat çekiyor.
 
Yalnızca 1,2 m² alan kaplayan ve 1042 kW/m² güç yoğunluğuna ulaşan Galaxy VXL UPS, verimli, sürdürülebilir ve ileri düzey UPS teknolojilerinde yeni bir standart belirliyor. 400V IEC bölgelerinde dünya genelinde satışa sunulan Galaxy VXL, yapay zeka uygulamaları, kolokasyon ve hiperscale veri merkezleri ile ticari binalar ve endüstriyel tesislerdeki büyük ölçekli kritik altyapılar ve elektrik sistemleri için en yüksek düzeyde güç performansı sağlıyor.
 
Sektörde bir ilk olan kompakt tasarımı, yüksek yoğunluklu güç desteği ve yapay zeka yüklerine uyumlu yapısıyla Galaxy VXL, en yüksek enerji tüketimine sahip altyapı sistemlerinde maksimum çalışma süresi ve kullanılabilirlik sağlıyor. Tek bir gövdede 1,25 MW, paralel çalışan dört üniteyle ise 5 MW güce ulaşabilen Galaxy VXL, operasyonel ve enerji verimliliğini artırarak müşterilerin toplam sahip olma maliyetini (TCO) en aza indirmeye yardımcı oluyor.

Patentli işletim teknolojileri sayesinde Galaxy VXL, yüksek verimlilik sağlayan eConversion modunda %99, çift çevrim modunda ise %97,5 verimlilik sunarak Sınıf-1 güç koruması sağlarken enerji tüketimini önemli ölçüde azaltıyor ve UPS’in karbon emisyonlarını yarı yarıya düşürüyor.

Sektör ortalamasına kıyasla %52 daha küçük bir alan kaplayan ölçeklenebilir ve modüler tasarımı, N+1 seviyesinde yedeklilik sunarak sistemin kullanılabilirliğini 10 kat artırıyor. Ayrıca, modüler yapısı sayesinde müşteriler, ihtiyaçları doğrultusunda güç modülleri ekleyerek ilk yatırım maliyetlerini (CapEx) optimize edebilir, enerji verimliliğini en üst düzeye çıkarabilir ve talep arttıkça ek güç modülleri ekleyerek sistemlerini genişletebilir.

Galaxy VXL, hem Lityum-iyon hem de VRLA bataryalarla uyumlu olup, Live Swap fonksiyonu sayesinde kesintisiz çalışma süresi, yüksek kullanılabilirlik ve kolay bakım imkânı sunuyor. Veri merkezleri, IT altyapıları ve kritik elektrik yükleri için dayanıklı, esnek ve öngörülebilir çalışma süreleri sağlayarak operasyonel verimliliği artırıyor.

Bu özellikler, Schneider Electric’in EcoStruxure IT yazılımı aracılığıyla her yerden uzaktan izleme imkanı ve gelişmiş güvenlik ile Ethernet bağlantıları ile tamamlanıyor. En güncel IEC 62443-4-2 güvenlik standartlarına uygun olarak sertifikalandırılan bu bağlantılar, tamamen güvenli ve entegre bir uzaktan yönetim deneyimi sunuyor.

Schneider Electric Data Center Systems Kıdemli Başkan Yardımcısı Tarunjeet Sarao, büyük ölçekli altyapı sistemlerine olan bağımlılığın hızla arttığını vurgulayarak, bu süreçte müşterilerin kritik sistemlerini korurken enerji tüketimini ve çevresel etkilerini en aza indirmelerinin büyük önem taşıdığını belirtiyor. Sarao, en sürdürülebilir, dayanıklı ve verimli teknolojilere erişimin kritik olduğunu ifade ederek, yeni Galaxy VXL UPS’in kompakt ve yenilikçi tasarımıyla yüksek verimlilik sunduğuna dikkat çekiyor. Sarao, bu durumu “Bu sayede, yapay zeka, veri merkezleri ve endüstriyel uygulamalar için dünya standartlarında güç koruması sağlarken, geleceğin yüksek yoğunluklu iş yükleri benzersiz seviyede güvenilirlikle destekleniyor.” sözleriyle açıklıyor.
 
Öne Çıkan Özellikler ve Faydalar
Schneider Electric'in Galaxy VXL UPS sistemi, rekor seviyede güç yoğunluğu ve AI uyumlu güç mimarisi sunarak en enerji yoğun iş yükleri için ideal bir çözüm sağlıyor. Bu yeni UPS, ilk kez müşterilerine 1.25 MW'lık ölçeklenebilir ve modüler bir çözüm sunmakta, 125 kW/3U güç modülleriyle yalnızca 1.2 m² alanda yer kaplayarak, tek bir çerçevede 1.25 MW'lık kritik yükü destekleyebilmekte. Ayrıca, 4 ünite paralel bağlandığında toplamda 5 MW’a kadar destek sağlanabiliyor ve tüm bunlar yalnızca 4.8 m²’lik bir alanda yer alabiliyor. Öne çıkan faydalar ise şunlardır:

•    Modüler, ölçeklenebilir, yüksek güç tasarımı: Metrekare başına 1042 kW güç yoğunluğu ile, müşteriler 1,25 MW modüler UPS sistemini tek bir çerçevede kurabilir ve ihtiyaca göre güç modüllerini adım adım ekleyerek "öde-ve-büyü" esnekliğiyle büyütebilirler.
 
•    Daha küçük yer kaplama: 1,2 m²'lik alanıyla Galaxy VXL, sektörel ortalamaya göre %52'lik bir yer kaplama iyileştirmesi sağlıyor, tamamen ön erişim sunuyor ve arka boşluk gereksinimi bulunmuyor, bu sayede daha verimli güç ve alan kullanımı sağlanıyor.
 
•    Artırılmış verimlilik ve sürdürülebilirlik: Galaxy VXL, eConversion modunda %99'a kadar verimlilik sağlarken, çift dönüşüm modunda ise %97,5'e kadar verimlilik sunuyor. Kompakt tasarımı sayesinde hammadde kullanımı azalıyor, ambalaj maliyetleri düşüyor ve UPS ile Güç Modülü testleri için SPoT (Akıllı Güç Testi) modu sayesinde elektrik tasarrufu sağlanıyor.
 
•    Düşük CapEx ve OpEx: Geliştirilmiş operasyonel ve enerji verimlilikleri, elektrik faturalarını düşürmek için bir katalizör görevi görürken, bakım ve servis kolaylığı da işçilik maliyetlerini düşürerek daha iyi bir toplam sahip olma maliyeti (TCO) sağlıyor.
 
•    Güçlendirilmiş, dayanıklı tasarım: Galaxy VXL, konformal kaplama yapılmış devre kartları, 100 kA kısa devre sınıfı ve isteğe bağlı sismik kit ile sağlam bir mekanik tasarıma sahiptir.
 
•    Gelişmiş siber güvenlik ve güvenlik: Galaxy VXL, en son IEC 62443-4-2 güvenlik standartlarına sertifikalıdır ve sıfır kesinti ile güç modülü değiştirilmesine olanak tanıyan Live Swap teknolojisini içerir.
 
•     EcoCare ile uzatılmış ömür: Galaxy VXL ile Schneider Electric, EcoCare üyeliğini tanıtarak, premium yerinde ve uzaktan teknik uzmanlara erişim, AI destekli 7/24 uzaktan izleme, yerinde kesintileri %50'ye kadar azaltan durum bazlı bakım ve UPS'lerin ömrünü uzatmaya yardımcı olan hizmetler sunuyor.
 
•    Prefabrik veri merkezleri için mükemmel: Daha küçük fiziksel yer kaplaması, yüksek verimlilik ve düşük maliyet ile Galaxy VXL, geleceğin prefabrik veri merkezleri için dayanıklı bir omurga sağlıyor.
 

Seçim Gücü - Başlangıç veya Uzman, Herkes İçin Bluetooth Çözümleri

Ürününüze Bluetooth® eklemek, kullanıcı deneyimini iyileştirirken işlevsellik katar. Ancak doğru sağlayıcıyı bulmak zor olabilir.

Çoğu satıcı, aralarından seçim yapmanıza yardımcı olacak çok az rehberlikle ezici sayıda ürün sunar. O kadar çok seçenek vardır ki seçiminizden emin olmak zordur.

İster deneyimli bir profesyonel olun, ister Bluetooth geliştirme konusunda yeni olun, Microchip ihtiyaçlarınıza göre uyarlanmış bir çözüme sahiptir. Genişletilmiş Bluetooth ürün portföyümüz, son derece işlevsel ve kullanıcı dostu bir dizi seçenek sunar.

• Programlama veya RF uzmanlığı gerektirmeyen tak ve çalıştır modülleri
• Bluetooth ve 802.15.4 ile düzenleyici onaylı çok protokollü MCU'lar olan programlanabilir modüller
• 125 °C'ye dayanıklı, çevre açısından zengin ve zorlu uygulamalar için uygun sağlam SoC'ler
• Doğru parçayı bulmanıza ve konseptten prototipe hızla geçmenize yardımcı olacak araçlar ve destek
Sizin için doğru onaylı Bluetooth cihazını bulmak için portföyümüze göz atın.

Daha Fazla Bilgi Edinmek için burayı tıklayın!
 

Güneş Sektörünün Avrasya’daki En Büyük Buluşmasına Geri Sayım Başladı!

Avrasya’nın en büyük, dünyanın ilk üç fuarı arasında yer almayı başaran SolarEX İstanbul, güneşin sınırsız enerjisini fırsata çeviren sektörün en büyük firmaları ile 10-12 Nisan 2025 tarihleri arasında 17. Kez bir araya gelmeye hazırlanıyor.
Türkiye’nin güneş enerjisi sektöründeki pazar payını arttırmak için uluslararası arenada da çalışmalarını sürdüren SolarEX İstanbul, sektörün duayen markaları ve temsilcileriyle bir kez daha rekor kırmaya hazırlanıyor. Sürdürülebilir ve yenilenebilir sınırsız enerjinin bir formu olarak kabul edilen güneş enerjisi teknolojileri ve depolamasına yönelik tüm çözümlerin görücüye çıktığı SolarEX İstanbul, 10-12 Nisan 2025 tarihleri arasında 17. Kez İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açmaya hazırlanıyor.

Türkiye’nin güneş enerjisi sektöründeki pazar payını arttırmak için uluslararası arenada da çalışmalarını sürdüren SolarEX İstanbul, sektörün duayen markaları ve temsilcileriyle bir kez daha rekor kırmaya hazırlanıyor. Sürdürülebilir ve yenilenebilir sınırsız enerjinin bir formu olarak kabul edilen güneş enerjisi teknolojileri ve depolamasına yönelik tüm çözümlerin görücüye çıktığı SolarEX İstanbul, 10-12 Nisan 2025 tarihleri arasında 17. Kez İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açmaya hazırlanıyor.

Yenilenebilir enerji sektöründe Avrupa’nın ilk 5 ülkesi arasına girmeyi başarmış Türkiye, güneş enerji sektöründe muazzam potansiyele sahip bir konumda. Ülkemizin potansiyelinin hayata geçirilmesi, mevcut kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmak için çalışmalarına tüm hızıyla devam eden SolarEX İstanbul, global arenada ilgi çekmeyi başarmış ve dünyanın sektöründeki en büyük ilk 3 fuarı arasında yerini almıştır. Fuara katılan katılımcı ülkelerin, kuruluşların ve şirketlerin küresel hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayarak önemli bir kilometre taşı olan SolarEX İstanbul, yerli ve yabancı şirketlerin yenilikçi teknolojilerini dünya sahnesinde sergilemeleri için mükemmel bir fırsat sunarak, sektör temsilcilerinin kapasitelerini büyütmelerine olanak sağlıyor. SolarEX İstanbul ile sektörün Türkiye’deki ve dünyadaki son yeniliklerini keşfedebilir, güneş enerjisi ve depolamasındaki öncü firmaların projelerini dinleyebilir, yeni iş modelleri geliştirebilir ve geleceğin sürdürülebilir çözümleri hakkında bilgi alabilirsiniz. 

Avrasya’nın en büyük, dünyanın ilk üç fuarı arasında yer almayı başaran SolarEX İstanbul, güneşin sınırsız enerjisini fırsata çeviren sektörün en büyük firmaları ile 10-12 Nisan 2025 tarihleri arasında 17. Kez bir araya gelmeye hazırlanıyor.
Türkiye’nin güneş enerjisi sektöründeki pazar payını arttırmak için uluslararası arenada da çalışmalarını sürdüren SolarEX İstanbul, sektörün duayen markaları ve temsilcileriyle bir kez daha rekor kırmaya hazırlanıyor. Sürdürülebilir ve yenilenebilir sınırsız enerjinin bir formu olarak kabul edilen güneş enerjisi teknolojileri ve depolamasına yönelik tüm çözümlerin görücüye çıktığı SolarEX İstanbul, 10-12 Nisan 2025 tarihleri arasında 17. Kez İstanbul Fuar Merkezi’nde kapılarını açmaya hazırlanıyor.

Enerji Sektörünün Yeni Dönemi SolarEX İstanbul’da Belirlenecek!
Yenilenebilir enerji sektöründe Avrupa’nın ilk 5 ülkesi arasına girmeyi başarmış Türkiye, güneş enerji sektöründe muazzam potansiyele sahip bir konumda. Ülkemizin potansiyelinin hayata geçirilmesi, mevcut kaynaklarımızı en verimli şekilde kullanmak için çalışmalarına tüm hızıyla devam eden SolarEX İstanbul, global arenada ilgi çekmeyi başarmış ve dünyanın sektöründeki en büyük ilk 3 fuarı arasında yerini almıştır. Fuara katılan katılımcı ülkelerin, kuruluşların ve şirketlerin küresel hedeflerine ulaşmasında önemli bir rol oynayarak önemli bir kilometre taşı olan SolarEX İstanbul, yerli ve yabancı şirketlerin yenilikçi teknolojilerini dünya sahnesinde sergilemeleri için mükemmel bir fırsat sunarak, sektör temsilcilerinin kapasitelerini büyütmelerine olanak sağlıyor. SolarEX İstanbul ile sektörün Türkiye’deki ve dünyadaki son yeniliklerini keşfedebilir, güneş enerjisi ve depolamasındaki öncü firmaların projelerini dinleyebilir, yeni iş modelleri geliştirebilir ve geleceğin sürdürülebilir çözümleri hakkında bilgi alabilirsiniz. 

Güneş enerjisinde depolama çözümlerine dair her şey SolarEX İstanbul’da!
Sektörden aldığı güven ve destekle güçlü ve hızlı büyümesini sürdüren SolarEX İstanbul 17. yılında mevcut salonlarına eklediği Güneş Enerjisinde Depolama salonu ile; yenilenebilir enerjide yatırımlar, güneş enerjisinde yeni nesil çalışmalar, depolama sektörü ile ilgili mevzuatlar ve enerji depolama çözümleri konusunda sektör liderlerini bir araya getiriyor. Dünya genelinde uluslararası birçok STK ve kuruluşla işbirliği yapan SolarEX İstanbul, fuarla eş zamanlı gerçekleşen konferans oturumlarını simultane tercüme eşliğinde canlı yayın altyapısıyla gerçekleştirerek yatırımcıların dünya genelinde solar sektördeki son gelişmelere dair tüm sorularına yanıt bulmalarına olanak sağlıyor. Fuarla eş zamanlı gerçekleştirilen konferans programları ile güneş enerjisi alanında öncü firmaların projelerini dinleyebilir ve geleceğin sürdürülebilir çözümleri hakkında bilgi alabilirsiniz.

SolarEX İstanbul ulaşım ve konaklamada avantajlı fırsatlar sunuyor!
17. yılında dünyanın dört bir yanından binlerce katılımcı ve ziyaretçiye ev sahipliği yapacak organizasyon; Türk Hava Yolları ile gerçekleştirdiği resmi havayolu anlaşması ile THY’nin yurtdışı uçuşlarında %15, WOW İstanbul Hotels & Conventions Center ve Elite World Grand İstanbul Basın Ekspres ile yaptığı anlaşmalar ile katılımcı ve ziyaretçilere %30’a varan indirimlerle konaklama imkânı sağlıyor.

Dünya Ticaretinin Kapıları SolarEX İstanbul’la açılıyor! 
Sektörde ilklerin öncüsü olarak sektörün en iyilerini, son teknoloji ürünleriyle 10-12 Nisan 2025 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde 17.kez bir araya getiren yılın en büyük buluşmasında katılmak, ücretsiz davetiye ve detaylı bilgi için; www.solarexistanbul.com adresini ziyaret edebilirsiniz.
 

PEAK-System PCAN-miniPCIe

Emikon Otomasyon'un temsilciliğini yaptığı PEAK-System markalı PCAN-miniPCIe kartı, PCI Express Mini yuvalarına sahip gömülü PC ve laptopların CAN ağlarına bağlanmasını sağlar. Bilgisayar ile CAN tarafı arasında 300 Volt’a kadar galvanik izolasyon bulunur. Kartın, tek kanallı ve çift kanallı olarak 2 versiyonu mevcuttur.

Paket, ayrıca Windows® için CAN monitörü PCAN-View ve programlama arayüzü PCAN-Basic ile birlikte gelir.

PEAK PCAN-miniPCIe FD

PEAK-System maraklı PCAN-miniPCIe FD, PCI Express Mini yuvası için bir CAN arayüzüdür. Kompakt formatı ile tak-çıkar kartı, gömülü sistemlerin dört adede kadar CAN FD ve CAN ağlarına bağlanması için uygun bir çözüm sunar. Bilgisayar ile CAN tarafı arasında 300 Volt’a kadar galvanik izolasyon bulunur. Kartın, tek, çift ve dört kanallı olarak 3 versiyonu mevcuttur.
CAN FD standardı, öncelikle veri iletimi için daha yüksek bant genişliği ile karakterizedir. CAN FD çerçevesi (frame) başına maksimum 64 veri baytı,12 Mbit/s'ye kadar olan bit hızlarıyla iletilebilir. CAN FD, CAN 2.0 A/B standardı ile geriye dönük uyumludur, bu nedenle CAN FD düğümleri mevcut CAN ağlarında kullanılabilir. Ancak bu durumda, CAN FD uzantıları geçerli olmayacaktır.

Paket, CAN bağlantısı ile uygulama geliştirme için PCAN-View izleme yazılımı ve PCAN-Basic programlama arayüzünü içerir ve standart CAN FD'yi destekler.

Eurasia Rail, Yüzlerce Katılımcıyı Sektörün Önde Gelen İsimleriyle Bir Araya Getirmeye Hazırlanıyor!

11. kez düzenlenecek olan Eurasia Rail Uluslararası Demiryolu, Hafif Raylı Sistemler, Altyapı ve Lojistik Fuarı, 18-20 Haziran 2025 tarihlerinde İstanbul Fuar Merkezi’nde demiryolu sektörünün buluşma noktalarından biri olacak. 2023 yılında, 61 ülkeden toplam 10.603 ziyaretçi ve 17 ülkeden 212 katılımcıyı ağırlayan Eurasia Rail, bu yıl da sektördeki en son gelişmeleri gündeme taşıyacak. 

Türkiye’nin en büyük demiryolu ve hafif raylı sistemler fuarı olan Eurasia Rail, raylı sistemlerin bölgedeki en önemli temsilcilerini bir araya getirerek, mevcut iş birliklerini güçlendirmeyi ve yeni ortaklıkların önünü açmayı hedefliyor. 2011 yılından beri, Avrasya bölgesinde sektörün nabzını tutan fuar, dünyanın önde gelen lider otoritelerini de buluşturarak raylı sistemlerin geleceğine yön vermeye devam ediyor.
Hem katılımcılar hem ziyaretçiler için demiryolu taşımacılığına yönelik son gelişmelerin detaylı bir şekilde ele alınacağı Eurasia Rail fuar programında, demiryolu taşımacılığına yönelik yenilikler ve teknolojilerle birlikte sektörde karşılaşılan zorluklar ve bu zorluklara karşı üretilen olası çözümler de yer alacak. Konferans ve seminerler aracılığıyla uzman görüşlerine yer verilecek ve sektöre dair en güncel bilgiler paylaşılacak.

10. Eurasia Rail Fuarı, 61 Ülkeden 10.603 Ziyaretçiyi Ağırlayarak Sektörün Buluşma Noktası Olmuştu
2023 yılında 10’uncusu düzenlenen Eurasia Rail Fuarı’nda, 3 gün boyunca 17 farklı ülkeden 212 yerli ve yabancı katılımcı ile 10.603 ziyaretçi ağırlandı. Bir önceki yıla göre toplam ziyaretçi sayısını %38, uluslararası ziyaretçi sayısını ise %174 artıran fuar, 1.690 uluslararası satın almacıya ev sahipliği yapmıştı.
Firmaların iş hacimlerini arttırma olanağı bulacağı fuarda, bu sene VIP Alım Heyeti Programı (Hosted Buyer) kapsamında İspanya, Fransa, Almanya, Amerika Birleşik Devletleri, Türkiye, Çek Cumhuriyeti, Hindistan, İtalya, Çin ve Birleşik Krallık gibi önemli ülkelerden birçok katılımcı ağırlanacak. Ayrıca; TCDD, Talgo, Knorr-Bremse, Siemens, Pandrol, Aselsan, Greenbrier ve Hitachi gibi 100’ün üzerinde yerli ve yabancı sektör lideri firma fuarda yer alacak. 

Eurasia Rail'de Sektörün Gelişimi ve Yenilikçi Çözümleri Masaya Yatırılacak
3 gün boyunca fuarla eş zamanlı olarak gerçekleşecek etkinlik programı kapsamında bu sene Eurasia Rail, sektörel iş birliklerine, ticari ortaklıklara, uluslararası anlaşmalara, ulaşım araçlarında yeni nesil sistemlere ve teknolojilere, başarı hikayelerine ve pazarlama stratejilerine yönelik oturumlara ev sahipliği yapacak.

Demiryolu sektörünün geleceğini şekillendirecek fuarda, program kapsamında üç temel eksen bir araya getirilecek. "Yatırımlar ve Büyüme" ekseninde; sektörün küresel ölçekte nasıl büyüyebileceği, yeni pazarlara nasıl açılabileceği ve bu büyümenin finansmanı gibi konulara odaklanılacak. Yatırım stratejileri ve sektörün finansal sürdürülebilirliği “Yatırımlar, İhracat, Lojistik” ekseninde tartışılacak.

"Bağlantılar ve İş Birlikleri" odağında ise farklı bölgelerdeki demiryolu ağlarının nasıl entegre edilebileceği, lojistik süreçlerin nasıl optimize edilebileceği ve uluslararası iş birliklerinin nasıl güçlendirilebileceği gibi konularda "Ulaştırma Vizyonu", global iş birlikleri, Orta Koridor ve Kalkınma Yolu projeleri gibi mega projeler detaylandırılacak. 

"Sürdürülebilirlik ve Çevre" perspektifinde ise; demiryolu taşımacılığının çevresel etkilerini azaltmak için neler yapılabileceği, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, akıllı ulaşım sistemleri ve sürdürülebilir malzemelerin kullanımı gibi konular masaya yatırılacak. "İklim için Ulaşım" konusunda, sektörü çevresel etkilerden koruyacak çözümler ele alınacak.
Son olarak ise "Mobilite'nin Geleceği" başlığı altında; yapay zeka, kullanıcı deneyimi ve sektörün dönüşümü gibi konulara değinilerek, geleceğin ulaşım sistemlerinin nasıl şekilleneceği üzerine fikir alışverişinde bulunulacak.

Demiryolu Sektörünü 360 Derece Ele Alacak “Konferans Durağı Sahnesi”
Sektör duayenleri, sektöre yön veren kurum ve kuruluşların iş birliğinde, demiryolu, hafif raylı, sistemler ve lojistik sektörüne yön veren son gelişmeleri Konferans Durağı Sahnesi’nde ziyaretçilerle paylaşacak. 

Etkinlik programı kapsamında bu sene; konferans sahnesi yatırım odaklı oturumlarla, ortaklıklar ortaya çıkararak ihracata ve yurt dışı pazarlarına odaklanan, uygulanabilir gelecek vizyonunu masaya taşıyan, globalde markalaşma için ipuçları içeren, devlet yatırımları, uluslararası anlaşmalar ve sektörel iş birliklerinin konuşulduğu kapsamlı bir program ile sektörün gündemine yönelik her konuya yer verilecek.
 
Üreticilere, Alıcılara ve Sektör Profesyonellerine Yeni Oyun Alanı: İnovasyon Sunumları
Eurasia Rail ziyaretçileri ve katılımcıları, en son teknolojilerini tanıtma, iş birliği arayışında olan yeni müşterilerle tanışma ve bölgedeki marka bilinirliğini artırmak adına üreticilere “İnovasyon Sunumları” altında seminer verme fırsatı sunarken; izleyici olan alıcı ve sektör profesyonelleri için de başarı hikayelerini derinlemesine öğrenmeleri sağlayacak. Uzman isimler, dikkat çeken teknolojileri, sürdürülebilir ve akıllı şehir ulaşımlarını, raylı sistemlerde dijital ikiz dönemini ve teknolojinin savunmadan sivil sektöre uygulama yöntemleri gibi sektörün radarında olan konuları deneyimleriyle sahneye taşıyacaklar.

Mobilite Teknolojileri ve Geleceğin Demiryolu Yenilikleri: Start-up Forumu
Fuarın son gününde, Konferans Durağı Sahnesi’nde mobilite teknolojisi özelinde yapılan çalışmalar, üniversitelerin mühendislik bölümlerince geliştirilen ve yarışmalarda dereceye giren uygulamalar ile yeni nesil demiryolu teknolojileri girişimcilik ekosistemindeki büyük paydaşlar ve genç ekipler ile gündeme gelecek.

Dünya üzerinde raylı sistemlerin hızlı, ekonomik, çevre dostu, güvenli ve çağdaş sistemler olmalarından dolayı her geçen gün daha da önem kazandığına dikkat çeken Eurasia Rail Fuar Direktörü Semi Benbanaste, “Raylı sistemler, hızlı, ekonomik, çevre dostu ve güvenli yapılarıyla dünya genelinde giderek daha fazla önem kazanıyor. Türkiye de bu alanda büyük atılımlar gerçekleştirerek demiryolu yatırımlarını hızlandırıyor. Örneğin, demiryolunun yatırım portföyündeki payı 2013 yılında yüzde 33 iken, 2024 yılında yüzde 55’e kadar yükseldi. T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın yatırım portföyünde devam eden 805 ana proje bulunuyor. Günümüzde karayolu, demiryolu, havayolu, denizcilik ve haberleşme alanlarında ulaştırma yatırımlarımızın toplam değeri 280,6 milyara ulaştı. Bununla beraber, 2024 yılında demiryolunda 12,4 milyon yolcu taşıma rakamlarına ulaşılarak tüm zamanların en iyi yolcu taşımacılığı geliştirildi ve 11 şehre direkt ulaşım sağlandı.  Bu kapsamlı yatırımlar, gelirlerin modernizasyonunu hızlandırırken, lojistik ağların güçlenmesine ve küresel rekabet gücümüzün arttırılmasına önemli katkılar sağlıyor. Bu gelişmeler, Türkiye'nin küresel demiryolu pazarındaki etkisini ve büyüme potansiyelini pekiştiriyor. Önümüzdeki yıllarda sürdürülebilir ulaşım ve altyapı projeleriyle bunun daha da artırılması hedefleniyor” dedi. 

Semi Benbanaste, sözlerine şöyle devam etti: “Avrasya bölgesinin tek ve dünyanın en büyük üç demiryolu fuarından biri olan Eurasia Rail’de, ülkemizin bu alandaki başarı hikayesini tüm dünyaya anlatmaya hazırlanıyoruz. Eurasia Rail kapsamında gerçekleştirilecek ikili iş görüşmeleri, demiryolu sektörüne ve ülke ekonomisine büyük katkı sağlayacak. Fuarla eş zamanlı düzenlenecek konferans programları da sektörel bilgi ve deneyim paylaşımı konusunda önemli bir platform oluşturacak. 11. kez gerçekleştireceğimiz Eurasia Rail’de sektördeki büyük dönüşümü yakından deneyimlemek ve geleceğin demiryolu teknolojilerindeki yenilikleri ziyaretçilerle buluşturmak için var gücümüzle hazırlanıyoruz.’’
 

ifm’den Dijitalleşmeyi Kolaylaştıran IO-Link Çözümleri

IO-Link konsorsiyumunun kurucu bir üyesi olarak ifm IO-Link özellikli geniş sensör ve kontrol ekipmanı (IO-Link Master ve Modüller) seçeneklerini sunuyor. Geniş ürün yelpazesi ile ifm, tüm makinelerinize ve süreçlerinize kapsamlı bir dijital iletişim sistemi uygulamanıza olanak tanıyor. 

Endüstriyel otomasyon dünyasında, sensör ve aktüatör teknolojileri sürekli olarak gelişmekte ve yenilikçi çözümler sunmakta. Bu alanda öne çıkan ifm, IO-Link teknolojisi ile donatılmış ürünleriyle dikkat çekiyor. ifm’nin IO-Link çözümleri, endüstriyel uygulamalarda verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için birçok avantaj sunuyor. 

Lider sensör, aktüatör ve kontrol cihazları üreticileri tarafından geliştirilen IO-Link, otomasyon için standart hale getirilmiş ve endüstriyel haberleşmeden bağımsız bir arayüzdür.

Sensörlerin teşhis bilgilerini, aynı anda PLC'ye ve daha üst düzey BT altyapılarına iletmesini sağlar. Dijital, çift yönlü, noktadan noktaya arayüz, neredeyse tüm otomatik sistemlerle entegre olur. Sahada kullanılan bir sensörden PLC'ye giden %100 dijital bir yoldur. IO-Link fieldbus sisteminden farklı olarak, geleneksel 3 telli sensör ve aktüatör bağlantılarıyla basit bir noktadan noktaya iletişim yöntemi kullanarak çalışır.

Daha Yüksek Performans. Daha Az Çaba.
ifm’nin IO-Link çözümleri, endüstriyel otomasyon sistemlerinde verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için geniş bir yelpazede ürünler sunar. Basınç, akış, seviye, sıcaklık, mesafe, fotoelektrik, titreşim ve eğim sensörleri gibi çeşitli kategorilerde sunulan bu sensörler, yüksek hassasiyet ve güvenilirlik sağlar. Ayrıca, RFID sistemleri ve bağlantı teknolojileri ile entegre edilerek, üretim süreçlerinin daha verimli ve güvenilir bir şekilde yönetilmesine yardımcı olur.

IO-Linkli Sensörlerin Avantajları Nelerdir?
Otomasyon dünyasında, sensör teknolojileri sürekli olarak gelişmekte ve yenilikçi çözümler sunmakta. Bu alanda öne çıkan IO-Link teknolojisi, sensör ve aktüatörlerin dijitalleşmesini sağlayarak birçok avantaj sunar. IO-Linkli sensörler, endüstriyel uygulamalarda verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için birçok fayda sağlar.

Kolay Kurulum ve Kablolama: IO-Linkli sensörler, standart üç veya dört iletkenli kablolarla kolayca kurulabilir. Bu, karmaşık kablolama gereksinimlerini azaltır ve kurulum süresini kısaltır. Ayrıca, analog sensörlere olan ihtiyacı ortadan kaldırarak maliyetleri düşürür. Master-slave konfigürasyonu ile maliyetler azalır ve kurulum daha pratik hale gelir.

Hızlı ve Hatasız Sensör Değişimi: IO-Linkli sensörler, hızlı ve hatasız sensör değişimi sağlar. Değiştirilen sensörün parametreleri otomatik olarak yeni sensöre yazılır, bu da arıza süresini önemli ölçüde azaltır. Bu özellik, üretim süreçlerinde kesintisiz operasyon sağlar ve verimliliği artırır.

Uzaktan Parametre Ayarı ve Teşhis: IO-Link sayesinde sensör parametrelerine uzaktan erişim sağlanabilir ve gerekli ayarlar yapılabilir. Bu, bakım ve ayar süreçlerini hızlandırır ve hata olasılığını en aza indirir. Ayrıca, uzaktan teşhis imkanı sunarak arızaların hızlı bir şekilde tespit edilmesini sağlar.

Yüksek Sinyal Kalitesi: IO-Link, analog sinyalleri dijitalleştirerek sinyal kaybını ve bozulmalarını ortadan kaldırır. Bu, yüksek sinyal kalitesi ve güvenilir veri iletimi sağlar. Ayrıca, IO-Link veri aktarımı 24V sinyali ile gerçekleştiği için harici faktörlerden etkilenmez.

Durum İzleme ve Kestirimci Bakım: IO-Linkli sensörler, sürekli durum izleme ve teşhis imkanı sunar. Bu sayede, olası arızalar önceden tespit edilerek önlem alınabilir ve bakım süreçleri optimize edilir. Kestirimci bakım uygulamaları ile plansız duruşlar önlenir ve üretim verimliliği artırılır.

Esneklik ve Verimlilik: IO-Linkli sensörler, çeşitli endüstriyel uygulamalarda esneklik sağlar ve otomasyon sistemlerinin verimliliğini artırır. Sensörlerin parametreleri kolayca değiştirilebilir ve farklı uygulamalara hızlıca adapte edilebilir.
ifm’nin IO-Linkli sensörleri, endüstriyel otomasyon sistemlerinde verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için birçok avantaj sunuyor. Kolay kurulum ve kablolama, hızlı ve hatasız sensör değişimi, uzaktan parametre ayarı ve teşhis, yüksek sinyal kalitesi, durum izleme ve kestirimci bakım gibi özellikler, IO-Linkli sensörleri diğer sensörlerden ayıran başlıca avantajları olarak öne çıkıyor. 

Endüstriyel otomasyon sistemlerinde verimliliği artırmak ve süreçleri optimize etmek için ifm geniş bir yelpazede IO-Link çözümleri sunuyor: 

IO-Link Masterlar ve Modüller: ifm’nin IO-Link masterları, farklı uygulama ve gereksinimlere göre üç ana kategoriye ayrılmıştır: PerformanceLine, DataLine ve StandardLine. Her kategori, belirli avantajlar ve özellikler sunmaktadır.

PerformanceLine: Yüksek performans ve endüstriyel haberleşme gerektiren uygulamalar için tasarlanmış olan PerformanceLine IO-Link masterlar, entegre IIoT portu ile HTTP(S), JSON ve MQTT gibi protokollerle bağlantı sağlar. . IP67 ve IP69K koruma sınıflarına sahip modeller, zorlu endüstriyel ortamlarda kullanım için idealdir. 

DataLine: Veri iletişimi ve IT bağlantısı gerektiren uygulamalar için uygun olan DataLine IO-Link masterlar, PROFINET, EtherNet/IP, EtherCAT ve Modbus TCP gibi çeşitli endüstriyel haberleşme protokollerini destekler. IP67 koruma sınıfına sahip modeller mevcuttur.

StandardLine: Temel ihtiyaçlar ve daha basit uygulamalar için tasarlanmış olan StandardLine IO-Link masterlar, basit ve hızlı kurulum imkanı sunar. 

IO-Linkli Sensörler
ifm'nin IO-Link özellikli sensörleri, kullanıcı için tamamen yeni olanaklar yaratıyor. Hızlı ve kolay kurulumdan ek olarak mevcut makine izleme verilerine ve proses şeffaflığına; makine seviyesinden ERP yazılımına kadar: IO-Link, ikna edici verimlilik kazançları ve maliyet tasarrufları sağlıyor. 

Basınç Sensörleri: ifm’nin basınç sensörleri, makine ve tesislerdeki sistem basıncını yüksek hassasiyetle tespit eder. Farklı basınç aralıklarında sunulan bu sensörler, güvenilir ve doğru ölçümler sağlar. Bu sensörler, hidrolik ve pnömatik sistemlerde, su ve atık su yönetiminde yaygın olarak kullanılır.

Akış Sensörleri: Borulardaki sıvıların ve gazların izlenmesi için kullanılan akış sensörleri, manyetik-indüktif, vortex ve ultrasonik gibi çeşitli teknolojilerle sunulmaktadır. Bu sensörler, proseslerin güvenli ve verimli bir şekilde yönetilmesine yardımcı olur. Kimya, gıda ve içecek endüstrilerinde yaygın olarak kullanılır.

Seviye Sensörleri: Depolar ve konteynerlerdeki seviye ve limit seviyesini izleyen seviye sensörleri, kapasitif, ultrasonik ve radar teknolojileri ile temassız ölçüm sağlar. Bu sayede, hassas ve güvenilir seviye tespiti yapılır. Bu sensörler, sıvı ve katı malzemelerin depolanmasında kullanılır.

Sıcaklık Sensörleri: ifm’nin sıcaklık sensörleri, tüm sıcaklık ölçüm aralığında yüksek hassasiyetli ölçümler yapar. Hijyenik uygulamalar için özel modeller de mevcuttur, bu da gıda ve ilaç endüstrisi gibi alanlarda kullanımını ideal kılar.

IO-Linkli Pozisyon Sensörleri
Mesafe Sensörleri: Çok uzun menzilli ve ardalan baskılamalı mesafe sensörleri, nesnelerin temassız tespiti için kullanılır. Bu sensörler, yüksek doğruluk ve güvenilirlik sunar. Otomotiv, lojistik ve paketleme endüstrilerinde yaygın olarak kullanılır.
Fotoelektrik Sensörler: Belirli uygulamalar için tasarlanmış fotoelektrik sensörler, devre çıkışı, analog sinyal ve IO-Link özellikleri sunar. Bu sensörler, çeşitli endüstriyel uygulamalarda esneklik sağlar. Otomotiv, lojistik ve paketleme endüstrilerinde yaygın olarak kullanılır.

Silindir Sensörleri: Silindirlerin pozisyonunu izlemek için kullanılan silindir sensörleri, çeşitli montaj seçenekleri sunar ve yüksek performans sağlar. Bu sensörler, otomasyon sistemlerinde ve robotik uygulamalarda yaygın olarak kullanılır.

IO-Linkli Hareket Kontrol Sensörleri
Titreşim Sensörleri: Makine titreşimlerini izleyerek erken arıza tespiti sağlayan titreşim sensörleri, kestirimci bakım için ideal bir çözümdür. Bu sensörler, makine sağlığını izlemek ve arızaları önceden tespit etmek için kullanılır. Üretim tesislerinde ve ağır sanayi uygulamalarında yaygın olarak kullanılır.
Eğim Sensörleri: Makine ve ekipmanların eğim açısını ölçen eğim sensörleri, hassas ve güvenilir ölçümler sunar. Bu sensörler, çeşitli endüstriyel uygulamalarda kullanılabilir. İnşaat makineleri ve mobil ekipmanlarda yaygın olarak kullanılır.

IO-Linkli Kimlik Tanıma Sistemleri
RFID Sistemleri: Üretim süreçlerinde izlenebilirlik ve veri yönetimi sağlayan RFID sistemleri, IO-Link ile entegre edilerek veri iletişimini kolaylaştırır. Bu sistemler, üretim süreçlerinin daha verimli ve güvenilir bir şekilde yönetilmesine yardımcı olur. Lojistik ve depolama uygulamalarında yaygın olarak kullanılır.

IO-Link Aksesuarları ve Yazılımı
Bağlantı Teknolojisi ve Aksesuarlar: IO-Link sistemlerinin kurulumu ve entegrasyonu için gerekli olan çeşitli aksesuarlar ve bağlantı teknolojileri sunulmaktadır. Bu aksesuarlar, sistemlerin daha hızlı ve kolay bir şekilde kurulmasını sağlar.

Yazılım ve Parametre Ayarları: IO-Link sensörlerinin parametre ayarları ve teşhisi için kullanılan yazılımlar, sensörlerin çevrimiçi ve çevrimdışı parametre ayarlarını kolayca yapmanızı sağlar. Örneğin, “moneo configure” yazılımı, kullanıcı dostu arayüzü ile sensörlerin hızlı ve doğru bir şekilde yapılandırılmasını sağlar.

Mühendislik Çözümleri Sayesinde Depremin Etkilerini Azaltmak Mümkün

Endüstriyel tesislerin ve yüksek katlı binaların depreme karşı korunması konusunda uzman olan Fuji Mühendislik, 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde karar vericileri uyarıyor: “Türkiye’nin bir deprem ülkesi olduğu unutulmadan yenilikçi mühendislik teknolojileri acilen uygulanmalı ve geleceğe güvenle bakılmalı”

“Olası büyük bir depremden sonra can ve mal kayıplarının en aza indirilmesi kadar ‘iş sürekliliğinin’ sağlanması da ülkemiz açısından kritik bir konu. Gelişmiş ülkelerde kullanılan yapısal ve yapısal olmayan elemanları güçlendirme teknolojilerinin, endüstriyel tesislerde ve yüksek katlı binalarda uygulanması sayesinde afetin boyutlarını en aza indirmek mümkün.”

Deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde sanayi tesisleri ve yüksek katlı binaların güvenliği hayati önem taşıyor. Bu alanda uzmanlaşmış olan Fuji Mühendislik, Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin yıl dönümünde, afetin yol açtığı yıkımın etkilerini azaltabilecek modern mühendislik çözümlerine dikkat çekti. Şirket yetkilileri, büyük ölçekli depremler sonrasında yalnızca can ve mal kaybını önlemenin değil, aynı zamanda işletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmesinin de hayati bir konu olduğunu vurguladı.

Gelişmiş ülkelerde uygulanan yapısal ve yapısal olmayan mühendislik çözümleri, deprem esnasında ve sonrasında oluşabilecek ikincil afetleri engelleyerek riskleri en aza indiriyor. Deprem Acil Müdahale Sistemi, olası bir sarsıntı anında insan paniğini kontrol altına almanın yanı sıra, tehlikeli maddelerin sızıntısını önleyerek yangın gibi ikincil tehlikeleri ortadan kaldırabiliyor. Ayrıca, kritik ekipman ve makinelerin otomatik olarak durdurulmasını sağlayarak olası hasarın boyutunu en aza indiriyor.

6 Şubat 2023’te yaşanan Kahramanmaraş merkezli depremler, on binlerce can kaybına ve ağır maddi zarara yol açarken, birçok sanayi tesisinde de üretimin tamamen durmasına neden oldu. Deprem sonrası yaşanan büyük yangınlar ve hasarlar, sanayi tesislerinin deprem güvenliği konusunda daha ileri önlemler alması gerektiğini bir kez daha gösterdi. Örneğin, Hatay'da bulunan bir sanayi tesisinde meydana gelen yangın, saatlerce kontrol altına alınamamış ve ciddi ekonomik kayıplara sebep olmuştu.

Fuji Mühendislik Teknik Müdürü Zeynel Çalışkan, depremin önlenemeyeceğini ancak doğru mühendislik çözümleri ile deprem sonrası oluşabilecek tehlikelerin kontrol altına alınabileceğini ifade etti. “Deprem Acil Müdahale Sistemi, ilk sarsıntı anında devreye girerek gaz hatlarını, elektrik sistemlerini ve tehlikeli madde taşıyan boru hatlarını otomatik olarak kapatıyor. Böylece olası yangın ve patlamalar önlenerek iş yerlerinde güvenli bir ortam sağlanıyor” dedi.

Sanayi tesisleri kadar yüksek katlı binaların da bu tür sistemlerle donatılmasının büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulayan Çalışkan, bu tür teknolojilerin Japonya ve ABD gibi ülkelerde yaygın olarak kullanıldığını belirtti. “Bu ülkelerde insanlar, çalıştıkları binaların yapısal ve yapısal olmayan teknolojilerle güçlü hale getirildiğini, ekipmanların devrilme riskine karşı özel sistemlerle korunduğunu bildikleri için sarsıntı anında paniğe kapılmıyorlar” diye ekledi.

Fuji Mühendislik’in sunduğu yapısal çözümler arasında, binaya entegre edilen sismik sönümleme sistemleri bulunuyor. Bu sistemler, yapıların depreme karşı güçlendirilmesini sağlarken, olası yıkım ve hasarları engellemektedir. Yapısal olmayan çözümlerden biri olan "Lokal Sismik İzolasyon" sistemi ise, Japonya’da geliştirilmiş yenilikçi bir çözüm olarak dikkat çekiyor. Bu sistem, hassas ve kritik ekipmanların altına yerleştirilerek deprem esnasında kaymalarını, düşmelerini ve devrilmelerini önlüyor. Depremden sonra eski pozisyonuna dönebilen özel bir yalıtım sistemi sunan bu çözüm, iş sürdürülebilirliğini artırmanıza yardımcı oluyor.

6 Şubat depremlerinin ardından bölgedeki pek çok sanayi tesisinin, ticaret merkezinin ve yüksek katlı yapının ciddi hasar alarak uzun süre kullanılamaz hale geldiğini söyleyen şirket yetkilisi, “Fuji Mühendislik olarak, sanayi tesislerinden alışveriş merkezlerine, gökdelenlerden plazalara kadar geniş bir yelpazede deprem güvenliği çözümleri sunuyoruz. Türkiye’nin olası büyük bir depreme karşı hem binalarını hem de iş süreçlerini güvence altına alması gerekiyor. Gelişmiş deprem stratejileri ve mühendislik çözümleri sayesinde hem can kayıplarını hem de ekonomik kayıpları en aza indirmek mümkün” diyerek sözlerini noktaladı.

Sebastian Fischer, Traco Power Group'un yeni CEO'su oldu

Geleceğe yönelik bir büyüme stratejisinin parçası olarak Sebastian Fischer, 1 Ocak 2025'te Traco Power Group'un CEO'su pozisyonunu devralacak. Deneyimli bir Grup Yönetim Ekibi ile birlikte şirketin daha da gelişmesini sağlayacak.

Daha önce olduğu gibi, şirket sahibi ve Yönetim Kurulu Başkanı Jennifer Caspar, babası Rolf Caspar ve Yönetim Kurulu üyesi Ueli Wampfler ile birlikte grubun stratejik yönüne odaklanmaya devam edecek.

Traco Power Almanya'yı on yıldan fazla bir süre başarıyla yönettikten sonra Sebastian Fischer, 2023'ün sonunda İsviçre genel merkezine taşındı ve burada Baş Ticaret Sorumlusu (CCO) rolünü üstlendi. Bu rolde, Traco Power Group'un tüm yan kuruluşlarını yönetti ve grup genelindeki gelirden ve Traco Power Group'un tüm ticari faaliyetlerinden sorumluydu. 1 Ocak 2025 itibarıyla Fischer, CCO sorumluluklarını yedi yıldır Traco Power Group'ta ürün yönetimi, BT ve pazarlamayı başarıyla yöneten Florian Haas'a devretti
Traco Power'a katılmadan önce Sebastian Fischer, teknoloji odaklı alanlara odaklanarak endüstride üst düzey yöneticilik pozisyonlarında bulundu. 2004 yılında Münih Uygulamalı Bilimler Üniversitesi'nden elektrik mühendisliği ve elektronik alanında lisans derecesi ve ardından MBA derecesi aldı. 2015 yılında Hagen Üniversitesi'nde işletme hukuku alanında lisansüstü eğitimini tamamladı.

Sebastian Fischer, "Yeni organizasyonla grubun uzun vadeli gelişimi için istikrarlı bir temel oluşturuyoruz" diye vurguluyor. "Traco Power mükemmel bir konumda - güçlü bir finansal temel, yenilikçi ürünler, yüksek düzeyde dijitalleşme, yerleşik bir marka ve mükemmel bir kurumsal kültürle. Traco Power'ın başarı hikayesini güçlü bir yönetim ekibi ve özverili çalışanlarla birlikte sürdürmeyi dört gözle bekliyorum."

43 yaşındaki Alman vatandaşı Sebastian Fischer, eşi ve iki çocuğuyla birlikte Bavyera ve Orta İsviçre'de yaşıyor.

SmartFactory ile Dijital Fabrika Yönetimi

SmartFactory, üretim süreçlerini dijitalleştirmek ve işletmelerin verimliliğini artırmak için geliştirilen yenilikçi bir Üretim Yönetim Sistemi (MES) yazılımıdır. Endüstri 4.0 ve IIoT teknolojilerine dayalı altyapısı ile CNC ve PLC kontrollü makinelerden endüstriyel robotlara kadar tüm ekipmanları kapsar, dijital verilerin toplanmasını, izlenmesini ve raporlanmasını sağlar. Yüzde 100 yerli olarak geliştirilen bu yazılım, özellikle talaşlı imalat sektörü başta olmak üzere birçok sektörde kullanıcı dostu, entegre ve ölçeklenebilir çözümler sunar.

Üretim Yönetiminde Dijital Dönüşüm ve İnovasyon
Geleneksel üretim yöntemlerinin dijital dönüşümle evrim geçirdiği günümüzde, SmartFactory’nin sunduğu çözümler işletmeler için büyük bir avantaj sağlamaktadır. Akıllı fabrika çözümleriyle tüm üretim verilerini tek bir merkezde toplayarak analiz eden SmartFactory, kağıtsız fabrika konsepti ile hata oranlarını minimize eder ve iş gücü maliyetlerini düşürür. Dijitalleştirilen her veri sayesinde, kullanıcılar üretim hatlarını düzenli olarak takip edebilir, aksaklıkları anında tespit edebilir ve operasyonlarını iyileştirebilir.

Veri Toplama ve Gerçek Zamanlı İzleme
Üretim hattındaki her makinenin performansını, durumunu ve kullanım oranlarını anlık olarak izleyen sistem, verilerin kolay anlaşılabilir grafiklerle raporlanmasını sağlar. Bu sayede işletmeler, hangi süreçlerde iyileştirme yapılması gerektiğini tespit edebilir ve gerçek zamanlı kararlar alarak operasyonlarını optimize edebilir.

Modüler Yapı ile Tam Kontrol ve Esneklik
SmartFactory’nin güçlü modüler yapısı, işletmelere üretim süreçlerinde tam kontrol ve esneklik sunar. Operatör Arayüz Modülü ile operatörler iş emirlerine kolay erişim sağlar, makine duruş anlarında duruş nedenlerini sisteme girebilir. Bu sayede iş emri yönetimi hızlanır, kalite kontrol ve bakım süreçleri dijitalleşir. Mobil İzlenebilirlik Modülü tüm verilere anında erişim sağlar, işletmenizde olmasanız bile cep telefonu veya tablet üzerinden fabrika süreçlerini izleyebilirsiniz. İş Emri Entegrasyon Modülü, ERP sistemi olmayan işletmelere iş emirlerini dijitalleştirme imkanı sunar; teknik çizimler ve operasyon detayları dijital ortamda operatörlere iletilir. ERP Entegrasyon Modülü, mevcut ERP sisteminizle uyumlu çalışarak iş emirlerini operatör ekranlarına aktarır. Üretim Planlama Modülü ise günlük, haftalık ve aylık planlama yapmanızı kolaylaştırır; gecikmeleri önleyerek süreçlerinizi optimize eder. SmartFactory’nin modülleri ile dijital dönüşümde esnek, entegre ve tam kontrol sahibi bir yapıya kavuşabilirsiniz.

Kullanıcı Dostu Arayüz ve Mobil Erişim ile Üretiminizi Her Yerden Takip Edin!
SmartFactory, kullanıcı dostu ve sezgisel arayüzü sayesinde her seviyede kullanıcıya kolay kullanım sağlar. Operatör ekranlarından yöneticilere kadar her seviyede erişim imkanı sunan bu sistem, bilgisayar veya mobil cihazlar üzerinden her an ulaşılabilir. Mobil uyumlu yapısı sayesinde fabrika, dünyanın her yerinden kontrol edilebilir, raporlar anında görüntülenebilir ve karar süreçleri hızlandırılabilir.

SmartFactory ile Rekabet Gücünüzü Artırın
Dijital dönüşüm yolculuğunda işletmelere değer katan SmartFactory, üretim süreçlerini gerçek zamanlı verilerle yönetmenizi, izlenebilirliği artırmanızı ve operasyonel mükemmelliğe ulaşmanızı sağlar. Gelişmiş raporlama ve analiz özellikleriyle işinizin her aşamasında fark yaratabilir, üretim maliyetlerini azaltırken kaliteyi en üst seviyeye taşıyabilirsiniz.

SmartFactory, Endüstri 4.0 teknolojisini işletmenize taşırken aynı zamanda çevik bir altyapı sunar. Plug & Play özelliği sayesinde herhangi ekstra bir donanıma ihtiyaç olmadan hızlıca devreye alınabilen SmartFactory ile işletmenize yüksek değer katan bu dönüşümü daha düşük maliyetlerle gerçekleştirebilirsiniz.
 

Endüstri 4.0 için güçlü yeni PLC500 Serisini sunuyor

Otomasyon ve kontrol teknolojilerinde hizmet veren WEG, programlanabilir mantık kontrolörlerindeki (PLC'ler) en son inovasyonu olan PLC500 serisini piyasaya sürdüğünü duyurdu. Endüstri 4.0'ın artan taleplerini karşılamak üzere tasarlanan PLC500, üstün performans, esnek programlama ve gelişmiş bağlanabilirliği sunarak onu modern endüstriyel otomasyon için hayati bir araç haline getiriyor. 

Modern WEG teknolojisinden yararlanan PLC500, sezgisel programlamaya ve mevcut uygulamaların hızlı geçişine olanak tanıyan, geliştirme süresini ve maliyetini azaltan, dünya çapında tanınan bir yazılım platformu olan CODESYS® ile sorunsuz bir şekilde entegre oluyor. 

WEG'de alçak gerilim (LV) sürücüler ve kontroller de dahil olmak üzere ürünler Otomasyon Uzmanı Aluisio João Corrêa şunları söyledi: "PLC500'ün geliştirilmesi, WEG'nin gelişmiş bağlanabilirliği, esneklik ve enerji verimliliği ihtiyacı da dahil olmak üzere temel endüstri zorluklarının üstesinden gelme taahhüdünün sonucudur.” 

“PLC500'ün modüler tasarımı ölçeklenebilirliği destekliyor ve bu da onu orijinal ekipman üreticileri (OEM'ler) ve çeşitli otomasyon süreçleri için ideal yapıyor. PLC500'de bulunan gerçek zamanlı Nesnelerin İnterneti (IoT) izleme araçları ve tahmine dayalı bakım özellikleri, arıza sürelerinin azaltılmasına, operasyonların optimize edilmesine ve işletme maliyetlerinin düşürülmesine yardımcı oluyor.” 

Yüksek performans ve bağlanabilirlik
1 GHz hızında çalışan Çift çekirdekli ARM Cortex-A7 işlemci ve 200 MHz hızında çalışan gerçek zamanlı ARM Cortex-M4 yardımcı işlemcisiyle desteklenen PLC500, 1 GB RAM ve 4 GB flash belleği sunarak karmaşık endüstriyel uygulamaları ve birden fazla eşzamanlı görevi kolaylıkla gerçekleştirmesini sağlıyor. 

PLC500'ün öne çıkan özelliklerinden biri sağlam bağlanabilme seçenekleridir. İki Ethernet bağlantı noktası, bir CAN bağlantı noktası ve bir RS485 bağlantı noktası içerir ve Modbus TCP/RTU, CANopen, EtherNet/IP, EtherCAT, PROFINET ve MQTT gibi çeşitli iletişim protokolleri üzerinde aynı anda verimli bir şekilde çalışmasına olanak tanır.

Ek olarak, servo hareket kontrolü için PLC500MC (Hareket Kontrol Cihazı) ve gelişmiş uç bilgi işlem teknolojisini entegre eden PLC500ED (Edge Device) dahil olmak üzere PLC500'ün özel versiyonları da mevcuttur. 

Endüstriler arasında kanıtlanmış çok yönlülük 
Corrêa, "PLC500'ün tekstil, metal, ahşap işleme ve genel imalat da dahil olmak üzere çok çeşitli endüstrilerde değerli bir varlık olduğunu zaten kanıtladı" dedi. "Çok yönlülüğü, onu çeşitli sektörlerdeki OEM'ler ve otomasyon süreçleri için uygun hale getiriyor ve hem özel uygulamalarda hem de daha geniş endüstriyel ortamlarda etkinliğini gösteriyor.” 

WEG serisindeki diğer modellerle ve rakipleriyle karşılaştırıldığında PLC500 serisi, dar alanlarda bile kurulumu kolaylaştıran kompakt tasarımıyla öne çıkıyor. 200'den fazla yerel giriş/çıkış (I/O) ve binlerce uzak I/O desteğiyle PLC500, benzersiz esneklik ve entegrasyon seçenekleri sunarak onu endüstriyel otomasyon sektöründe önemli bir oyuncu olarak konumlandırıyor.

PLC500'ü ilk kullanıcılar, sezgisel programlamasını, kullanıcı dostu arayüzünü ve kusursuz sistem entegrasyonunu övdü. Performans geri bildirimi, gerçek dünya uygulamalarında hızını ve güvenilirliğini vurgulayarak endüstriyel otomasyonda dönüştürücü bir çözüm olarak rolünü daha da güçlendiriyor. 

İleriye dönük olarak WEG, gelecekteki gelişmeleri pazar trendleri ve müşteri ihtiyaçları ile uyumlu hale getirerek PLC500 serisini geliştirmeye devam etmeyi planlıyor. WEG, sürdürülebilir uygulamalara olan taahhüdünü güçlendirerek enerji tüketimini ve karbon emisyonlarını azaltma konusunda endüstrileri desteklemeye kararlıdır.
 

İki Kademeli Anahtarlama Regülatörü Serisi; TSR 2N ve TSR 3N

Traco Electronic'in piyasaya sunduğu TSR 2N ve TSR 3N, iki kademeli anahtarlama regülatörü serisidir (2A ve 3A) ve herhangi bir TO-220 paket doğrusal regülatör için bir drop-in yedektir. Bu seriler kompakt bir SIP-3 plastik pakette gelir ve kritik elektriksel özellikleri iyileştirirken maliyet açısından verimli bir tasarıma güçlü bir şekilde odaklanan yeni nesil POL dönüştürücülerimizi tamamlar. Çıkış voltajları 1,2 ile 15 VDC arasında mevcuttur. Modele bağlı olarak, verimli tasarım herhangi bir ısı emici veya zorlamalı soğutmaya ihtiyaç duymadan +95°C ortam sıcaklığına kadar (nominal Vin'de) tam yük çalışmasına izin verir. TSR 2N ve TSR 3N anahtarlama regülatörleri kısa devre koruması, akım sınırlaması ve düşük voltaj kilitlemesi gibi diğer önemli özellikleri de sağlar. Genel olarak, birçok ortamda geniş bir uygulama yelpazesi sunarlar ve özellikle serinin yalnızca son derece uygun maliyetli değil aynı zamanda güvenilir bir çözüm sunarak üretim maliyetini düşürmeye yardımcı olacağı yüksek hacimli projeler için uygundurlar.

Öne çıkan özellikleri:

•    Highly cost-efficient design
•    Pin compatible with TO-220 package linear regulators
•    Excellent thermal capabilities
•    Operation temperature. range –40°C to +95°C
•    Efficiency up to 95%
•    Wide input operating range 4.6–36 VDC
•    Short circuit protection, current limitation and under voltage lockout features
•    Excellent line / load regulation
•    3 year product warranty
 

Endüstriyel Haberleşme Çözümü RLX2-IHNF modülü

AB Market Otomasyon'un piyasaya sunduğu RLX2-IHNF, özellikle endüstriyel ağ altyapıları için geliştirilmiş bir yüksek hızlı kablosuz haberleşme modülüdür. Zorlu çalışma koşullarına uygun şekilde tasarlanan bu modül, güçlü sinyal kapsama alanı, düşük gecikme süresi ve gelişmiş güvenlik özellikleri ile dikkat çeker. Bir modül MIMO anten kullanımıyla birlikte 120 metrelik bir çapta (Açık Ortam) çalışabilmektedir. Bu mesafe Repeater modüllerinin kullanımıyla birlikte arttırılmaktadır.

Kullanım Alanları:

  • RLX2-IHNF modülü, birçok farklı sektörde başarıyla kullanılmaktadır:
  • Otomasyon ve Üretim: PLC ve SCADA sistemleri arasında kesintisiz iletişim sağlar.
  • Enerji ve Altyapı: Trafo merkezleri ve enerji dağıtım sistemlerinde güvenilir veri aktarımı sunar.
  • Lojistik ve Depolama: Depo yönetim sistemlerinde kablosuz kontrol imkanı sağlar.
  • Su ve Atık Yönetimi: Uzak istasyonlar arasında kablosuz veri iletişimi için idealdir.

Öne Çıkan Avantajları:

  • Yüksek Hız & Düşük Gecikme: Endüstriyel uygulamalar için optimize edilmiş hızlı veri aktarımı.
  • Dayanıklı Tasarım: Zorlu çevre koşullarına uygun sağlam yapı.
  • Kolay Entegrasyon: Mevcut otomasyon sistemlerine kolayca entegre edilebilir.
  • Gelişmiş Güvenlik: Şifreleme ve güvenli ağ bağlantısı desteği.

Vinç Sistemlerinde RLX2-IHNF Kullanımı
Vinç sistemleri, özellikle limanlar, fabrikalar, madenler ve depo yönetim sistemlerinde kablosuz haberleşmeye ihtiyaç duyan kritik uygulamalar arasındadır. RLX2-IHNF, bu tür uygulamalarda kesintisiz, güvenli ve düşük gecikmeli haberleşme sağlayarak operasyonların verimli ve güvenli şekilde yürütülmesine katkıda bulunur.

Vinç Uygulamalarında RLX2-IHNF’nin Avantajları:

  •  Kablosuz Bağlantı ile Hareket Kısıtlamasını Ortadan Kaldırır: Kablo aşınması veya kopması gibi sorunları önler, bakım maliyetlerini azaltır.
  • Düşük Gecikmeli Haberleşme: Hassas kontrol gerektiren vinç hareketlerinde anlık veri iletimi sağlar.
  • Geniş Kapsama Alanı ve Güçlü Sinyal: Büyük çalışma sahalarında bile stabil ve güvenilir bağlantı sunar.
  • Zorlu Şartlara Dayanıklı Tasarım: Tozlu, nemli veya titreşimli ortamlarda kesintisiz çalışma performansı gösterir.
  • Kolay Entegrasyon: Mevcut otomasyon sistemleriyle sorunsuz uyum sağlar.

Şu an için Asaş Alüminyum ve Tosyalı Demir Çelik firmalarında kullanılmaktadır. Benzer sektördeki firmalara da önerebiliriz. 

Şasi teknolojisinin öncüsü ZF, 5 milyon yeni araca elektronik fren kontrolü teknolojisi sağlayacak

Otomotiv teknolojileri lideri ZF, küresel bir üreticiyle imzaladığı önemli bir anlaşma ile dünyanın önde gelen şasi bileşenleri tedarikçisi olma konumunu güçlendirdi. Yapılan anlaşma, şirketin müşterileri için değer yaratan ve “by-wire” elektronik fren kontrolü çözümleriyle Yazılım Tanımlı Araçları mümkün kılan yeni Şasi Çözümleri Bölümü’nün önemini vurguluyor. Tüm şasi bileşenleri için tek kaynak olan ZF, tek bir araç sınıfında en yeni teknoloji direksiyon ile by-wire elektronik fren kontrolü teknolojisinin hacimli üretimine yönelik bir anlaşmaya imza attı.
Arka frenlerde Elektro-Mekanik Frenleme ve by-wire teknolojisini içeren proje, ZF’nin Entegre Fren Kontrolü (IBC) ve geleneksel ön kaliperleri de içerecek ve üreticiye daha fazla esneklik sunan by-wire ve hidrolikten oluşan “hibrit” bir fren sistemi sunacak. Anlaşma ayrıca, ZF’nin Elektrikli Döner Bilyeli Direksiyon Dişlisi ile önemli bir direksiyon teknolojisi sunmasını da içeriyor. Geleneksel frenleme sistemleri ve yenilikçi direksiyon teknolojileriyle entegre edilen bu yeni nesil frenleme teknolojisi, ZF’nin müşterilerine eksiksiz şasi çözümleri sunma konusunda sektörde sahip olduğu liderlik konumunu daha da sağlamlaştırıyor.

ZF Yönetim Kurulu Üyesi ve Şasi Çözümleri Bölümü Başkanı Peter Holdmann, “ZF’nin Şasi segmentindeki teknoloji liderliğinin müşterilerimiz için somut değer sağladığını görmekten hepimiz gurur duyuyoruz. 

Direksiyon, fren, amortisörler ve aktüatörlerin yanı sıra ilgili yazılım işlerimizi tek bir bölümde birleştirerek, dünyanın en kapsamlı Şasi Çözümleri ürün ve sistem yelpazesini oluşturmayı hedefliyoruz.” diyor ve şöyle devam ediyor: “Bu birleşik uzmanlık merkezi, bize mükemmel performans ve güvenliği sunabilmemiz için en gelişmiş mühendislik, yenilikçi tasarım ve en ileri teknolojileri bir araya getiren kapsamlı çözümler geliştirme olanağı veriyor.”

Yazılım tanımlı araçlara giden yol
ZF, “by-wire” elektronik fren teknolojisinin önemli bir bileşeni olan Elektro-Mekanik Frenleme (EMB) ile sürüş konforu kadar güvenliği de merkeze alan birçok yeni işlev ve özelliklerin önünü açacak olan yazılım tanımlı aracın temelini atıyor. Elektronik fren kontrolü teknolojisi by-wire ile geliştirilen yeni özellikler arasında, aracın çarpışma durumunda otonom olarak fren yapabilmesi ve yönünü değiştirebilmesi de bulunuyor.
“Yaptığımız bu büyük anlaşma, stratejimizin doğru ve başarılı olduğunu gösteriyor.” diyen Holdmann sözlerini şöyle sürdürüyor: “Araçların dikey, enine ve boyuna dinamiklerde hareket kontrolüne yönelik çözümler içeren donanım ve yazılımdan oluşan kapsamlı bir ürün portföyü ile müşterilerimize tek bir kaynaktan sistem sağlıyoruz. Böylece yazılım tanımlı araçların dönüşümünde aktif olarak rol alıyoruz.”

Gelişmiş direksiyon ile birleştirilmiş hibrit frenleme
ZF tarafından sunulan Elektro-Mekanik Frenleme (EMB) sistemi, fren sıvısının artık gerekli olmadığı kuru fren sisteminin merkezinde yer alıyor. Bu sistemde fren basıncı, hidrolik sistem içerisindeki sıvı tarafından değil, elektrik motorları tarafından üretiliyor. Pedaldan elektrik motoruna iletilen fren sinyalleri de tamamen elektriksel olarak iletiliyor, bu nedenle “kuru elektronik fren kontrolü” terimi kullanılıyor.
Elektro-Mekanik Frenleme, binek araç ve hafif ticari segmentleri için tam otomatik sürüş dahil otomatik acil frenleme, tam enerji geri kazanımı ve ek yedekleme seçenekleri için üstün fren performansı sağlayan, vakumsuz, tamamen entegre bir elektro-hidrolik sistem olan Entegre Fren Kontrolü (IBC) ile sorunsuz bir şekilde çalışıyor.
“Hibrit” sistem, arka aksta elektrikli, ön aksta hidrolik bir sistemden oluşuyor ve ZF’nin dünyadaki en yaygın Colette tipi kaliperle uyumlu olarak çalışıyor. Binek ve hafif ticari araçlar için tek ve çift pistonlu tasarımlarda mevcut olan ürün, maliyet ve CO2 verimliliğinin yanı sıra elektrikli ve hibrit araçlar da dahil olmak üzere tüm aktarma organları için yüksek performans sunuyor.

Elektrikli Döner Bilyalı Direksiyon Dişlisi RCB EPS, mevcut hidrolik uygulamaların yerini almak üzere tasarlanmış 48V elektrikle çalışan bir dişli. ADAS özelliklerinin yanı sıra gelişmiş direksiyon hissi ve performansı sağlayan RCB EPS, Seviye 2/2+’ya kadar ADAS özelliklerini destekliyor ve daha yüksek AD seviyelerine uyarlanabiliyor. Ayrıca, ürün, araç montaj maliyetlerini azaltırken CO2 emisyonlarını da düşüren entegre bir ünite olarak katkı sağlıyor.

2025 Ar-Ge Yılı olacak

ERP pazarı 2024 yılını çift haneli büyüme rakamları ile kapatırken bu alanda da en çok konuşulan başlık “yapay zekâ” oldu. Yapay zekâ, bulut, IoT ve mobil gibi teknolojilerin de katkısıyla 2025 yılında ERP yazılımları yükselmeye devam edecek. 2024’ü 65,25 milyar doların üzerinde bir değerle kapatan ERP yazılımı sektörünün, beş yıl içinde 103,95 milyar dolara ulaşacağını belirten IAS Yönetim Kurulu Başkan Vekili Can Karabiber, “Biz de Canias olarak 2024 yılında uluslararası alanda var olan pozisyonumuzu daha da güçlendirdik ve 2024 yılında pazardaki payımızı bir önceki yıla kıyasla yüzde 37.6 büyütmeyi başardık” dedi.
 
Araştırma şirketi Mordor Intelligence’ın analizine göre, 2024’ü 65,25 milyar doların üzerinde bir değerle kapatan ERP yazılımı sektörünün beş yıl sonra 103,95 milyar dolara ulaşacağı öngörülüyor. Bu büyüme rakamlarında yapay zekâ, mobil ERP ve IoT gibi teknolojilerin payı çok büyük. Önümüzdeki dönemde de işletmelerin ERP yatırımlarını artırmasıyla birlikte büyüme eğrisi daha da hızlanacak.
 
2025 Ar-Ge Yılı olacak
2024 yılında var olan pozisyonlarını daha da güçlendirerek geçen yıla oranla küresel pazardaki paylarını yüzde 37.6 oranında büyüttüklerini belirten IAS Yönetim Kurulu Başkan Vekili Can Karabiber, konu hakkında şunları söyledi:
“Küreselde yaşanan bu büyüme rüzgarıyla ERP yatırımlarını artırmayı planlayanların da kendilerine en uygun çözümleri sunan iş ortaklarının arayışına girdiğini görüyoruz. Bu da bizler için yeni fırsatlar anlamına geliyor. Yeni dönemde, özellikle teknoloji yoğun sektörler ve dijital dönüşüme açık pazarlar üzerinde yoğunlaşmayı planlıyoruz. Bu bağlamda, “Otomotiv, savunma ve havacılık, üretim, proje ve hizmet sektörleri” ana hedef gruplarımız arasında yer alıyor. 2025’te, ERP sektöründeki lider konumumuzu güçlendirmeye devam edeceğiz. Amacımız, müşterilerimizin iş süreçlerini yalnızca optimize etmek değil, aynı zamanda onlara gelecek odaklı, çevik ve sürdürülebilir bir iş modeli sunmak. Bu doğrultuda Ar-Ge yatırımlarımızı artırarak; müşterilerimize yapay zekâ destekli, yenilikçi, kolay erişilebilir ve kullanılabilir çözümler kazandırmayı hedefliyoruz.”
 
- Yapay Zekâ ve Makine Öğrenimi (ML)
Yapay Zekâ alanındaki gelişmelerle, işletmeler ERP sistemlerinin daha akıllı ve otonom hale gelmesini bekliyor. Bu tür özellikler arasında akıllı talep tahminleri; kaynak, enerji ve stok optimizasyonları, tedarikçi performans analizleri gibi fonksiyonları sıralayabiliriz. Maliyet, gelir ve bütçe simülasyonları ve optimizasyonları, dolandırıcılık tespiti gibi seçenekler de yine ERP çözümleri tarafından sunulan finansal çözümler içinde kullanılabilen yapay zekâ destekli çözümlerdir. İnsan kaynakları tarafında akıllı aday belirleme, CRM tarafında müşteri davranışları analizleri, bakım yönetimi tarafında ise bakım zamanlarının kestirimi gibi çözümler de yine ERP uygulamalarının içinde değerlendirilebilir. Bu tür uygulamaların başarımı, doğal olarak işlenen verinin büyüklüğüne ve niteliğine ve doğal olarak kullanılan çözümün niteliklerine göre farklılık göstermektedir.
 
- IoT Entegrasyonu
Nesnelerin İnterneti (IoT), fiziksel nesneleri dijital dünyaya bağlayarak ERP sistemleri içinde dönüşüyor. 2024'te, ERP'deki yaşanan trendler sistemi IoT altyapılarıyla entegre ederek ekipman, ürün ve çeşitli fiziksel varlıkların gerçek zamanlı izlenmesini sağlamayı başardı. Örneğin, üretimde IoT entegrasyonu ile bakımın ne zaman gerekli olduğunu tahmin edebilir, kesinti süresini azaltabilir ve verimliliği artırabilir hale getirildi. Perakendede IoT ise sensörleri ürün hareketlerini izleyebilir, envanteri optimize edebilir ve atığı azaltabilir. IAS olarak bizler de halihazırda çok güçlü yanlarımızdan birini teşkil eden IoT çözümlerimizin, entegrasyon kabiliyetlerinin artırılması ve özellikle enerji verimliliği, karbon salınımı gibi konularda da yaygınlaştırılması konusunda çalışmalara öncelik vermeyi planlıyoruz.
 
- ERP’de Yükselen Trend Bulut Tabanlı Çözümler
2024 yılında ERP’nin en önemli gelişmesi bulut tarafında yaşandı. 2024 yılında bulut tabanlı ERP çözümlerinin benimsenmesi hızla arttı ve 2024 ve sonrasında daha da artması bekleniyor. Statista'ya göre küresel bulut ERP pazarının yıllık yüzde 13,6 oranında büyümesi ve 2025 sonuna kadar 40,5 milyar dolara ulaşması öngörülüyor.
 
ERP yazılımı söz konusu olduğunda, bulut tabanlı yaklaşım işletmelerin her cihazdan, her yerden, her zaman erişmesini sağlamasıyla öne çıktı. Ayrıca bulut tabanlı ERP yazılımları ölçeklenebilirlik, esneklik ve maliyet etkinliği sunuyor. IAS olarak bizler de çözümlerimizin, daha yüksek oranda bulut üzerinden kullanılması konusunda çalışmalar yürüteceğiz.
 
- Kullanıcı Dostu Arayüz ve Mobil ERP
ERP çözümlerinin en çok eleştiri anlan yanlarından biri olan kullanıcı deneyimi ve arayüz konusu, ERP üreticilerinin son yıllarda üzerinde en çok odaklandıkları alanlardan biri. İş akışlarını basitleştirmeyi ve görsel panolar sunarak yazılımı daha sezgisel hale getirmeyi hedefleyen üreticiler, ERP başlığının daha da güçlenerek kullanıcı dostu olmasını sağlarken bu yalnızca çalışan eğitimini kısaltmakla kalmadı, 2024 aynı zamanda deneyimli kullanıcılar için verimliliğin de arttığı bir yıl da oldu. IAS olarak bizler de yaptığımız arayüz çalışmaları ile, tüm uygulamalarımızın daha kullanıcı bir arayüz ile sunulması için çalışmalar yürüttük. Bu çalışmalarımız 2025 yılında da müşterilerimizden aldığımız geri beslemeler ile ivme kazanacak.
 

Gelişmiş radar teknolojisine sahip ifm R1D mesafe sensörünü keşfedin!

ifm'nin yeni R1D mesafe sensörü, radar teknolojisiyle çalışır ve böylece olumsuz koşullarda bile nesnelere olan mesafeyi güvenilir bir şekilde algılayabilir. R1D mesafe sensörü​​​​​​​, örneğin toz veya buharın görüşü engelleyebileceği dış mekan uygulamaları için idealdir. Odaklanmış bir radar ışını ile çalıştığı için, yansıma özelliği zayıf olan nesneleri de algılar. Olumsuz koşullar için ideal olması, yüksek koruma sınıfı IP69K, şok ve titreşim direnci ve -40 °C ila 80 °C arasındaki geniş çalışma sıcaklığı aralığından da kaynaklanmaktadır.  Yeni radar sensörünün ölçüm menzili, nesneye bağlı olarak 50 metreye kadar uzanır. Nesneye olan mesafeye ek olarak, sensöre göre mevcut hız da aynı anda belirlenebilir. Sensörün ölçüm sonuçları iki parametrelendirilebilir çıkış üzerinden iletilir. Anahtarlama çıkışı olarak da parametrelendirilebilen bir analog çıkış ve bir dijital IO-Link arayüzü mevcuttur. Sensör, yalnızca IO-Link arayüzü üzerinden parametrelendirilir - Vision Assistant yazılımı ile. 

Vision Assistant'ta doğru nesneleri seçme
Vision Assistant ile kullanıcı çok sayıda yapılandırma seçeneğine sahip olur. Bu şekilde, algılanan tüm nesneler yazılımın görselleştirmesinde görüntülenir. Kullanıcı, doğru nesneleri kolayca seçebilir ve filtreleri kullanarak sensörü parametrelendirebilir. Örneğin, anahtarlama çıkışları belirtilen mesafelerde veya hızlarda anahtarlama yapacak şekilde yapılandırılabilir.

Yeni R1D, zorlu koşullar altında bile mesafelerin güvenilir bir şekilde ölçülmesi gereken her yerde kullanılabilir. Tipik bir uygulama, yükleme ve boşaltma rıhtımlarındaki yanaşma işlemleri sırasında kamyonlar ve gemiler gibi araçların algılanmasıdır. Radar sensörü ayrıca konveyör bantlarının yükünü ve hızını da belirler ve sprey buğusuna karşı dayanıklı olduğu için araba yıkamalarında kullanılır. 

Radar sensörü ne gibi avantajlar sunuyor?: 

• Kötü görüş koşullarında bile güvenilir algılama:
• Mesafe ve hızın aynı anda algılanması;
• Farklı çalışma modları sayesinde belirli uygulamalara uyarlanabilir;
• Ölçüm verilerinin sezgisel kurulumu ve görselleştirilmesi;
• ifm Vision Assistant ile mesafe profilini / yansımaları görselleştirme.

Uygulama Örnekleri: 
Konveyör Kontrolü: Bir konveyör kayışının yükleme yüksekliğinin ve hızının temassız, eşzamanlı algılanması
Araç Konumlama: Oto yıkama sistemlerinde veya yükleme ve boşaltma rampalarına yanaşma işlemleri sırasında araçların tespit edilmesi
Mesafe Kontrolü ve Yükseklik Ölçümü: Tozlu ortamlarda bile yere veya bitkilere olan mesafelerin güvenilir şekilde algılanması. Örneğin tarım makinelerinde.
Çevrenin iİlenmesi ve Çarpışmaların Önlenmesi: Örneğin depolarda hareket halindeki bir aracın çevresindeki engellerin erken algılanması ve zorlukla görülebilen alanların izlenmesinde sürücüye yardım
Akıllı Erişim Kontrolü: Çapraz trafik maskelemeli kapıların ve bariyerlerin otomatik olarak açılıp kapatılması

480 kg'a kadar Ağır Yük Teleskopik Raylar

Son derece yüksek yük kapasitesi ve mükemmel pürüzsüz çalışma: HEINRICH KIPP WERK'in yeni ağır yük teleskopik rayları sadece neredeyse yarım tona kadar yükleri desteklemekle kalmaz, aynı zamanda son derece sorunsuz çalışır ve kullanımı kolaydır. Güç üniteleri olumlu özelliklerini iyi düşünülmüş tasarıma ve seçilmiş üretim sürecine borçludur.

İster bir trenin akü bölmesi, ister bir CNC makinesinin kapıları veya bir depodaki kayar iş parçası rafları olsun: KIPP'in yeni ağır yük teleskopik rayları, ağır ağırlıkların güvenli bir şekilde depolanması, taşınması ve elleçlenmesi gereken her yerde mükemmel bir çözüm sunar. Toplam 40 tipten oluşan iki ürün ailesi, 300 ila 1.500 mm arasındaki bir uzunluk spektrumunu kapsar ve yana monte edildiğinde maksimum 420 veya 480 kg yük kapasitesi sağlar. Tüm modeller tam uzatma tipleridir. Bu, hareketin kurulum uzunluğuna karşılık geldiği anlamına gelir ve bu da optimum erişilebilirlik ve maksimum rahatlık sağlar.
Ağır yük teleskopik rayların, özellikle yüksek stabilite ve sağlamlıklarını seçilen üretim konsepti sayesinde elde etmektedir. Çoğu durumda olduğu gibi çelikten çekilmezler, ancak katı malzemeden frezelenirler. Bu aynı zamanda, aksi takdirde gerekli olan sertleştirme işlemini de ortadan kaldırır ve teleskopik raylara aynı yük kapasitesine sahip çekilmiş bir versiyona göre fiyat avantajı sağlar. Raylar ve bilya kafesi galvanize edilmiş yüksek karbonlu çelikten, bilyalar ise sertleştirilmiş paslanmaz çelikten yapılmıştır.

Üretim yöntemine ek olarak, teleskopik rayların tasarımı da stabilitelerine katkıda bulunur. Koşu rayları ve çift T profilli raylar, V profiline kıyasla yük taşıma kapasitesini ve pürüzsüzlüğü artıran yuvarlak bir şekilde frezelenmiş bir profile sahiptir. Maksimum bükülme, uzatma uzunluğunun %1'i kadardır ve neredeyse tamamen kılavuz elemanlara bağlı yapıların sağlamlığına bağlıdır.

Taşıma ve otomasyon uygulamaları için idealdir
Ağır yük teleskopik rayları sadece dengeli değil, aynı zamanda son derece düzgün çalıştığından, sarsıntılı bir uzamanın gerekli olduğu taşıma ve otomasyon uygulamaları için idealdir. Buna ek olarak, güç üniteleri uzatıldıklarında bile uygulanan yüklere karşı olağanüstü direnç gösterir. Bu da onları yüksek torklu dinamik uygulamalar için ön plana çıkarır.

Ağır yük teleskopik rayları 50 x 30 mm (G x Y; 420 kg'a kadar) ve 70 x 32 mm (480 kg'a kadar) boyutlarında mevcuttur. Bunlar 1.000 mm'ye kadar ray aralığı, 0,5 m/s'ye kadar geçiş hızı ve -20 ila 180°C arasındaki sıcaklıklar için uygundur. Maksimum yük kapasitesi, tüm uzatma uzunluğu kullanıldığında dikey olarak monte edilmiş bir teleskopik ray çiftini ifade eder. Yatay montajda yük kapasitesi yaklaşık %70 daha düşüktür.
 

MAKTEK SMART, Üretim Teknolojilerinde Yeni Bir Dönem Başlatmaya Hazırlanıyor

Üretim teknolojileri sektöründe heyecanla beklenen MAKTEK SMART – Yeni Nesil Makinalar, Akıllı ve Otonom Üretim Sistemleri Fuarı, 5-8 Kasım 2025 tarihlerinde Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi'nde ilk kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. 
 
Tüyap Fuarcılık Grubu tarafından Türkiye'nin önde gelen sanayi derneği TİAD (Takım Tezgâhları Sanayici ve İş İnsanları Derneği), MAKFED (Türkiye Makina Federasyonu), ROBODER (Robot Entegratörleri ve Yüksek Teknolojili Sistem Üreticileri Derneği) iş birliğiyle düzenlenen fuar, sektörde bir ilk olma özelliği taşıyor. Fuar, teknoloji transferi konusunda da önemli bir rol üstleniyor. 
 
“Sanayinin dijital devrimi mottosuyla yola çıktık”
Fuarla ilgili bilgilendirmenin yapıldığı basın lansmanında konuşan Tüyap Fuarlar Yapım A.Ş. Genel Müdürü İlhan Ersözlü, şunları söyledi: ‘‘MAKTEK SMART Fuarımızı, 5-8 Kasım 2025 tarihlerinde İstanbul Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi'nde, TİAD, MAKFED ve ROBODER iş birliğiyle hayata geçirmenin heyecanını yaşıyoruz. Bu fuar, Türkiye'de bir ilk olma özelliği taşıyor; endüstriyel üretimde dijitalleşmeyi ve Endüstri 5.0 vizyonunu gerçeğe dönüştürmeyi hedefleyen tek platform. 'Sanayinin dijital devrimi' mottosuyla yola çıktık ve robotik entegrasyondan makine zekasına, endüstriyel yazılımlardan otonom teknolojilere kadar pek çok yeniliği sektör profesyonelleriyle buluşturacağız. İş birliği yaptığımız tüm dernek ve kuruluşlara, sektör temsilcilerimize teşekkür ediyorum. MAKTEK SMART'ın, ülkemizin üretim gücüne ve sanayi ekosistemine büyük katkılar sağlayacağına inanıyorum.”
 
"Gelecek vizyonunun bir parçası"
Türkiye sanayisinin yenilikçi üretim teknolojilerini yakından tanıyacağı yepyeni bir fuara hazırlandığını söyleyen Takım Tezgâhları Sanayici ve İş İnsanları Derneği (TİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akyüz ise sözlerine şöyle devam etti: "MAKTEK SMART, firmaların bilgi birikimi transferiyle zenginleştirdiği, akıllı ve yapay zeka temelli üretim teknolojilerinin bölgemizdeki buluşma noktası olacak. TÜYAP, MAKFED ve ROBODER ile bu fuarı kurgularken, küresel arenada bile henüz tam anlamıyla sahneye çıkmamış teknolojilere ev sahipliği yapmayı hedefledik. Akıllı üretimi hayata geçirecek, dijital ve yeşil dönüşüm için ihtiyacımız olan teknolojiler, gelecekte var olmak isteyen firmalar için elzem. TİAD olarak, MAKTEK SMART ile kamuoyunu da Türk üretim sanayisinin geleceğine yön verecek düzenlemeler ve teşvikler konusunda yönlendirmeyi amaçlıyoruz. Yenilikçi ve dijital üretim sistemleri, çağın ötesine geçmeyi hedefleyen, ülkemizin geleceği için hep bir adım önde olmayı amaçlayan bir vizyonun parçasıdır. Diğer paydaşlarımızla yaptığımız bu güç birliği, fuarı benzersiz kılacaktır" açıklamasında bulundu.
 
“Klasik fuar anlayışının dışına çıkan bir organizasyon”
MAKFED (Türkiye Makina Federasyonu) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Dalgakıran ise konuşmasında şunları söyledi: "Günümüzde artık 'yapmak' her şey demek değil. 21’inci yüzyılda asıl önemli olan iş birliği ve organizasyon becerisi. İnsanlık tarihine baktığımızda, değişimin hızı son yıllarda inanılmaz arttı. Artık 5 yıl sonra neyle karşılaşacağımızı bilemiyoruz. Bu durumda odak noktamız değişebilme becerisi olmalı. Değişime direnmek yerine, 'Yaptığımız her şeyi daha farklı nasıl yapabiliriz?' sorusunu düşünce sistemimizin merkezine oturtmalıyız. MAKTEK SMART, sadece 'yapma' üzerine kurulu klasik fuar anlayışının dışına çıkan bir organizasyon. Tek başına makine, robot, yazılım veya elektronik yapmak bir şey ifade etmiyor; önemli olan bütün bunların birleşimi. Bu fuar, bu birleşimi nasıl sağlayacağımız, insanları nasıl farklı düşünmeye yönelteceğimiz, organizasyon becerilerini ve iş birliğini nasıl artıracağımız konusunda önemli bir adım olacak.”
 
Sanayideki üretimin dönüşümünü gözler önüne serecek
ROBODER (Robot Entegratörleri ve Yüksek Teknolojili Sistem Üreticileri Derneği) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Yarış ise şunları söyledi: "Yeni dünya düzeninde ayakta kalabilmek, hatta öne geçmek için rekabet gücümüzü en üst düzeye çıkarmamız şart. Bu dönüşüme ayak uyduran, daha verimli teknolojileri benimseyen kurumların avantaj sağlayacağı çok açık. MAKTEK SMART Fuarı, her türlü üretime yönelik yenilikçi çözümleri görüp kendimize yeni ufuklar çizebileceğimiz, aklımızdaki özgün makineleri tasarlatıp ürettirebileceğimiz çok önemli bir buluşma noktası olacak."
 
MAKTEK SMART, endüstriyel üretimde dijitalleşme ve Endüstri 5.0 vizyonunu gerçeğe dönüştürmeyi hedefleyen Türkiye'deki tek fuar olma iddiasını taşıyor. Fuar, robotik entegrasyon teknolojilerinden, endüstriyel yazılım çözümlerine, ileri imalat teknolojilerinden, otonom sistemlere kadar geniş bir yelpazede en son yenilikleri sergileyecek.
 
Fuarın öne çıkan başlıkları
Üretimin Yeni Çağı: Robotik sistemler, otonom teknolojiler ve akıllı üretim sistemleri ile geleceğin fabrikaları MAKTEK SMART'ta şekilleniyor.
 
Akıllı Sistemler, Sınırsız İnovasyon: Endüstriyel yazılımlar, makine zekası, dijital ikiz ve hibrit üretim teknolojileri, üretimde verimlilik ve esnekliği artırıyor.
 
Bağlantılı Gelecek: Robotik entegrasyon ve dijital dönüşüm teknolojileri, üretim süreçlerini birbirine bağlı ve optimize hale getiriyor.
 
Teknolojinin Zirvesi: İleri imalat teknolojileri, metroloji ve endüstriyel otomasyon alanlarındaki en son gelişmeler sektör profesyonelleriyle buluşuyor.
 
Akıllı ve Otonom Çözümler: Otonom üretim sistemleri, yapay zeka ve AR/VR teknolojileri, üretim sektöründe devrim yaratıyor.
 
Etkinlikler ve özel alanlarla dolu bir fuar deneyimi
MAKTEK SMART, sadece ürün sergilemekle kalmayıp, zengin etkinlik programıyla da dikkat çekiyor. Fuar kapsamında düzenlenecek etkinlikler arasında şunlar öne çıkacak:
 
İnovasyon Alanı: VR gözlükler ve simülasyonlarla ziyaretçilere interaktif bir deneyim sunulacak. Start-up projeleri için özel alanlar ve mini sahneler kurulacak.
 
Network Alanı: Profesyonel ziyaretçiler için dijital kartvizit paylaşımı imkanı sunan, dinlenme ve iş bağlantıları kurma alanı.
 
Fikir Bankası: İnovasyon ve teknoloji odaklı üretim fikirlerinin toplanacağı ve seçilen projelerin yatırımcılarla buluşturulacağı bir platform.
 
B2B Görüşmeleri: Türkiye'nin önde gelen firmalarının satın alma müdürleri ile katılımcıları bir araya getiren özel görüşme alanları.
 
Hedef kitle: Üretimin geleceğine yön verenler
MAKTEK SMART, makine imalatçıları, otomasyon ve robotik üreticileri, teknoloji ve yazılım geliştiriciler, kamu ve akademik kurumlar, yatırımcılar ve sektörel medya temsilcileri gibi geniş bir hedef kitleye hitap ediyor. Fuar, özellikle sanayi ve üretim firmalarının teknolojik dönüşümüne öncülük etmeyi amaçlıyor.
 
Sektördeki gelişmeler ışığında MAKTEK SMART
Endüstriyel otomasyon, robotik çözümler, yapay zeka, eklemeli imalat, dijital dönüşüm, sürdürülebilir üretim ve dijital ikiz gibi kavramlar günümüz üretim dünyasının anahtar trendleri haline geldi. MAKTEK SMART, bu trendleri yakından takip eden ve sektörün geleceğine yön veren bir platform olarak öne çıkıyor.
 
MAKTEK SMART Fuarı, Türkiye'nin üretim teknolojilerindeki gücünü ve potansiyelini dünyaya tanıtmak için önemli bir fırsat sunuyor. Fuar, aynı zamanda sektördeki tüm paydaşları bir araya getirerek iş birliklerini güçlendirmeyi ve yeni pazarlara açılmayı hedefliyor.
 

Finder OPTA PLC'si için 80'e kadar ek giriş ve 40 çıkış

Endüstriyel otomasyon ve IoT projelerinin geliştirilmesini kolaylaştırmak için tasarlanan basit, açık ve bağlantılı programlanabilir lojik rölesi OPTA’nın potansiyeli artık büyük ölçüde arttı! OPTA’nın endüstriyel otomasyon, OEM ve akıllı bina alanlarındaki dikkat çekici lansmanının ardından Finder’in Arduino Pro iş birliğiyle geliştirilen akıllı rölesine artık dijital ve analog genişleme modülleri eşlik ediyor. Programlanabilir lojik rölesinin giriş ve çıkış sayısını arttırmak için özel olarak tasarlanan bu OPTA genişletme modülleri, OPTA’nın çok daha fazla projede kullanılmasına olanak sağlamaktadır.

Üç genişleme modülü

Ürün gamında dijital versiyonda iki adet genişleme modülü (EMR ve SSR) ve analog versiyonda bir adet genişleme modülü yer almaktadır. Genişleme modülleri tüm otomasyon projelerine giriş ve çıkışların eklenmesine olanak sağlar. Tek bir OPTA’ya (Lite, Plus veya Advanced) beş adede kadar genişletme modülü bağlamak mümkündür; böylece giriş ve çıkış sayısı çoğaltılabilir: Dijital/analog versiyonlar için 80 adede kadar giriş, analog versiyon için 30 adede kadar giriş, dijital/analog versiyonlar için 40 adede kadar çıkış, analog versiyon için 30 adede kadar çıkış.

OEM, endüstriyel otomasyon ve ev otomasyonu alanlarında bir kontrol panosuna, bir makineye veya herhangi bir projeye akıllı lojik eklemek isteyen herkes için neredeyse sonsuz sayıda kombinasyon gerçekleştirme olanağı sunarlar. OPTA kullanıcıları bu sayede tüm otomasyon projelerinde daha yüksek düzeyde özelleştirme ve çok yönlülüğünden yararlanıyor.

Herkesin erişebileceği bir otomasyon çözümü

Finder'in OPTA’sı PLR'nin (programlanabilir lojik rölesi) basitliğini ve PLC'nin (programlanabilir lojik kontrolör) gücünü bir arada sunuyor.

PLR'ler, endüstriyel otomasyon sistemlerinin temel unsurlarıdır. Kompakt ve uygun fiyatlıdırlar, önceden tanımlanmış giriş sinyalleri ve programlarına dayalı olarak endüstriyel makinelerin ve süreçlerin kolay kontrolüne ve komutasına olanak tanırlar. Ancak, bu önemli basitlik genellikle cihazın potansiyeli pahasına elde edilir. Opta'nın diğer PLR'lerden öne çıktığı nokta burasıdır.

IDE platformu aracılığıyla açık kaynaklı Arduino Pro programlama diline dayalı basit ve sezgisel geliştirme araçları kullanılarak programlanabildiği için kullanım kolaylığı sunar. Bu, kullanıcıların derinlemesine programlama bilgisi olmasa bile kolayca özel otomasyon uygulamaları oluşturmasını sağlar. Modbus ve Ethernet/IP gibi sektörde en yaygın kullanılan iletişim protokolleriyle uyumludur ve standart IEC 61131-3 PLC dillerini destekler. Bu, diğer endüstriyel ekipmanlarla kolay iletişim sağlar ve OPTA'nın mevcut sistemlere entegrasyonunu kolaylaştırır.

Ayrıca, mevcut sistemlerin çoğuyla eşleşmek için mükemmel bir bağlantıya sahiptir. Çözüm Ethernet, Wi-Fi ve Bluetooth Düşük Enerji ağlarıyla uyumludur ve uzaktan kontrol ve izleme sağlayan USB-C ve RS-485 portlarına sahiptir. Güvenlik konusunda ise Opta, verileri şifreleyen entegre güvenlik çipi sayesinde, Over-The-Air aygıt yazılımı güncellemelerini ve Arduino Cloud veya üçüncü taraf servisleri aracılığıyla uzaktan kontrolü garanti altına alarak maksimum koruma sunar.
 

B&R, bulut tabanlı işbirliği ve yapay zeka asistanlarıyla yeni geliştirme ortamını sunuyor

Bu yıl Nürnberg'de düzenlenen SPS'de B&R, mühendislik ve Runtime yazılım paketinin kapsamlı bir güncellemesini sunuyor. Automation Studio Code, tamamen yeni bir mühendislik deneyimi sunan, yazılım endüstrisindeki en son gelişmeleri temel alan bir dizi gelişmiş düzenleme özelliği içerir. Sistem, yerel veya bulut tabanlı erişim yoluyla kesintisiz işbirliğine dayalı mühendisliği destekler. Microsoft ile işbirliği içinde geliştirilen üretken bir yapay zeka kodlama asistanı olan Automation Studio Copilot, bu yeni ortama tamamen entegre edilmiştir. Yeni sürümdeki bu ve benzeri birçok iyileştirme, makine üreticilerinin ve sistem entegratörlerinin gelecekte yazılımlarını nasıl geliştirecekleri üzerinde önemli bir etkiye sahip olacaktır.

Makine otomasyonu mühendisliği sırasında iyileştirilmiş kullanıcı deneyimi
B&R Baş Teknoloji Sorumlusu Florian Schneeberger, "Makine otomasyonu yazılım geliştirmede en son teknolojilerin kullanılması, müşterilerimizin hızlı pazar değişikliklerine ayak uydurmasına yardımcı olmak açısından kritik öneme sahiptir" diyor. "Bulutta daha üretken modern geliştirme araçları, üretken yapay zeka ve esnek işbirliğiyle, ekip çalışmasında daha çevik ve hızlı bir şekilde gelişmenize ve yenilikçi makineleri pazara daha hızlı sunmanıza yardımcı oluyoruz.”

B&R mühendislik yazılımının 6. sürümünde Automation Studio Code, güçlü yeni mühendislik fonksiyonlarını içerecek şekilde genişletildi. Aynı zamanda aynı projeleri yeni ortamda veya tanıdık Automation Studio arayüzünde açma konusunda tam bir özgürlük sunar. Kapsamlı sözdizimi vurgulama gibi modern programlama özellikleri kodun okunmasını kolaylaştırır. Yapılandırılmış Metinde (ST) nesne yönelimli programlama, mühendislerin talimatlarını daha mantıklı bir şekilde düzenlemelerine ve daha verimli çalışmalarına yardımcı olur. Gerçek zamanlı hata tespiti, tekrarlanan derleme ve düzeltme döngülerini ortadan kaldırır ve temayı karanlık moda uyarlama yeteneği, geliştiricilerin yorulmasını önlemeye yardımcı olur. 

Üretken yapay zeka ile üretkenliği artırın
Makine geliştirmeyi hızlandırmaya en önemli katkılardan biri, yeni programlama ortamına entegre edilen AI asistanı Automation Studio Copilot'tur. Copilot, geliştiricilerin doğal dil girişini kullanarak kolayca çalıştırılabilir makine kodu oluşturmasına olanak tanır. Ayrıca mevcut kodun optimize edilmesine ve yorumlanmasına yardımcı olarak paylaşmayı ve yeniden kullanmayı kolaylaştırır. Teknik olmayan paydaşlarla tartışmayı kolaylaştırmak için karmaşık uygulamalar hızlı bir şekilde özetlenebilir.
Yazılım Stratejisi Yöneticisi Manuel Sanchez-Marchan, olası bir tipik proje akışını şöyle açıklıyor: “Başlangıçta, Automation Studio'nun tanıdık ortamında, çeşitli işlevlere sahip bir proje oluşturabilirsiniz. Ardından, uygulamanızı bulut tabanlı işbirliğinin ve kusursuz kaynak kodu yönetiminin tüm modern düzenleme özellikleri ve avantajlarıyla geliştirmek ve ekibinizle paylaşmak için Automation Studio Code'a geçin. Automation Studio Copilot, ister zor bir soruna takılıp kalın, ister sadece daha hızlı bir çözüm arıyor olun, yolun her adımında size yardımcı olmak için orada.”

Bulutta işbirliği sayesinde kusursuz esneklik
Automation Studio Code, geliştiricilere projeleri ister masaüstünde ister bir web tarayıcısında açsınlar, kusursuz bir kullanıcı deneyimi sağlar. Sanchez-Marchan, "Belgeler, elektronik tablolar ve sunumlar üzerinde işbirliği yapmak için kullandığımız programlara çok benziyor" diye açıklıyor. "Bu araçların ofis işlerini ne kadar temelden değiştirdiği göz önüne alındığında, benzer işbirliklerinin otomasyon endüstrisindeki yazılım geliştirme süreçleri üzerinde yaratacağı etkiyi hayal etmek mümkündür.”
Farklı konumlardan gerçek zamanlı olarak birlikte çalışan ekiplerle kaynak kontrolü her zamankinden daha önemli. Sanchez-Marchan, "B&R, Automation Studio projelerinin dosya tabanlı yapısı sayesinde kaynak kodunun kolayca yönetilmesi konusunda her zaman bir adım önde olmuştur" diye belirtiyor. “Automation Studio Code ile artık bir adım daha ileri gidiyoruz. Kaynak kontrolünü doğrudan geliştirme ortamına entegre ederek dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırıyoruz ve geliştiricilerin yaratıcı çalışmalarına odaklanmalarına olanak sağlıyoruz.” Git depolarını bağlamak, GitHub veya Azure DevOps gibi üçüncü taraf araçlarla entegrasyona olanak tanır. Bu sürüm kontrolü ve işbirliği araçları, farklı ekip üyelerinin katkılarını birleştirmeyi, değişiklikleri izlemeyi ve herkesin her zaman en son sürüm üzerinde çalışmasını sağlamayı kolaylaştırır.

Bulut tabanlı mühendislikle kolaylaştırılmış geliştirme
Bulut tabanlı bir mühendislik çözümü, geliştirme ortamını sahada kurma ihtiyacını ortadan kaldırır. Bu, ekibi yavaşlatan sürüm oluşturma sorunlarını ve bağımlılıkları önler. Geliştirme ekipleri sıklıkla uzun donanım yaşam döngüleri ve farklı makinelerdeki farklı araç sürümleriyle karşı karşıya kalıyor ve bu da süreçlerini daha karmaşık hale getiriyor. Ek olarak, yerel BT departmanının yerel yazılım yönetimi üzerindeki kısıtlamaları, örneğin sanal makinelerin veya özel geliştirme yapılandırmalarının gerekli olduğu durumlarda üretkenliği daha da etkileyebilir. Bulut tabanlı mühendislik bu engelleri ortadan kaldırır ve kurulum ve bakımı kolaylaştırır.

Tüm projelere tek bir yerde net bir genel bakış sağlayan proje kontrol paneli sayesinde mühendisler, nelerin devam ettiğini ve nelere dikkat edilmesi gerektiğini kolayca görebilir. Sanchez-Marchan, "Dosyaları aramaya veya nerede kaldığınızı hatırlamaya daha az, en önemli şeye, yani kodunuzu geliştirmeye ve optimize etmeye daha fazla zaman harcıyorsunuz" diyor. Projeler, bir ekip arkadaşının veya müşterinin ek yazılım yüklemesine gerek kalmadan doğrudan tarayıcısında açabileceği bir bağlantı gönderilerek paylaşılabilir.

Öne çıkan Özellikleri:

•    Yeni programlama ortamı, daha hızlı geliştirme için modern bir kullanıcı arayüzü ve gelişmiş düzenleme özellikleri sunar
•    Yapay zeka destekli kod oluşturma ve optimizasyon, pazara sunma süresini hızlandırır ve kod kalitesini artırır
•    Bulut işbirliği, cihazlar ve konumlar arasında ekip çalışmasını basitleştirir
 

    Tüm içeriğe ve işlevlere erişmek için lütfen üye girişi yapın:


    Hala bir hesabınız yok mu?
    Ücretsiz bir tane oluşturun

    Parolanızı mı unuttunuz ?
    Geri getir buraya.